
Biyoloji kelimesi Yunanca ‘’bios’’ ve ‘’logos’’ Türkçe karşılığı ‘’yaşam’’ ve ‘çalışma’
kelimelerinden oluşmuştur. Biyoloji, yaşayan dünyayı ve birçok türün nasıl işlev
gösterdiğini, geliştiğini ve etkileşime girdiğini anlamamıza yardımcı olur.
“Biyolojik düşünce” : Yaşamın karmaşık fenomenlerini elementer bileşenlere bağlayan,
indirgeme ve çözümleme (moleküler düzeyde fiziksel- kimyasal süreçlerin incelenmesi);
bütünsel yapıların bağlı oldukları yasaların üretimi; değişik düzeylerde sistemsel-
yapısal bir yaklaşımı içeren bireşim gibi, çok farklı süreçleri bilgi süreci içinde
birleştirebilmek, demektir.
Bu süreçler üzerinde çalışmalar yapan ve canlılığa dair bilgileri sistemli hale getiren
insanlar biyologlar/ dirimbilimcilerdir. Biyologların çalışma alanları fizyoloji, ekoloji ve alt
dalları, evrimsel biyoloji, mikrobiyoloji, biyokimya, genetik ve alt dalları, hayvan
davranışları, viroloji, histoloji, sitoloji, nörokimya, enzimoloji, hormonlar, biyofizik,
biyoinformatik vb hayatın ve canlılığın olduğu her alandır.
Bilimsel gelişmelerde ilerleme kaydeden ülkelerin hepsinde biyologlar, meslek yasası ile
güvence altında alınıyor. Kamuda ve özel sektörde çalışma alanları ve ücretleri yasalar
tarafından belirleniyor. Türkiye’de yaşayan biyologlar olarak bizimde meslek yasamızın bir
an önce meclisten geçmesini ve biyologların güvence altına alınmasını talep ediyoruz.
Tüm insanlığa ve ülkemize yararlı olabilmek için bilim insanı olma yolunda çok fazla
zorlukla ve maddi imkansızlıkla karşılaşıyoruz. Yüzbinlerce biyolog, atama ve
üniversitelerde kadro bekliyor. Sağlık Bakanlığı, Tarım Bakanlığı gibi biyologları doğrudan
ilgilendiren kurumların birçok biriminde bir tane bile biyolog çalışmıyor. Tabloya
baktığımızda son beş yıl içinde ataması yapılan biyologların sayısı tüm gerçekliği önümüze
seriyor.

Özel sektörde meslek yasamız olmadığı için biyolog olarak değil laborant olarak çalışmak zorunda kalıyoruz. Tüm Sağlık-Sen Genel Başkanı Okay Erözgün durumu şöyle ifade ediyor: "Biyologların meslek tanımları bile yapılamamış, yönetmeliği çıkarılmamış ve hekimlere yeni bir ihtisas alanı açmak için ellerinden TUS hakları alınmış ve özlük hakları lise mezunu sağlık personeli seviyesine indirilerek cezalandırılmışlardır’’. Biyoloji olmadan sağlık bilimlerinin gelişmesi mümkün mü? Çalışma alanlarını ayrı ve özerk olarak değerlendirmek bilimsel gelişmeleri gerçeklik düzleminden koparıyor. Yaşam bilimleri ile uygulamalı bilimleri birbirinden ayıramayız. TUS hakkımızın bizden alınması ve mesleğimizin güvence altına alınmaması bizi yurtdışına gitmek gibi farklı mecburiyetlere sürüklüyor.
Oysaki pandemi sürecinde binlerce biyolog ücretsiz çalışarak ne kadar fedakar ve birikimli olduklarını gösterdiler. Biz görevlere hazırız dedik ama gördük ki devlet büyüklerimizin bizlere görev verecek cesaretleri yok. Biyologlar olarak tüm zorluklara rağmen kendimizi en iyi şekilde yetiştirmekte ve görev talep etmekte ısrarcıyız.
Bizler, bilimi kendi zümrelerinin emrine veren emperyalist ülkelerde değil, ülkemizde insanlığın ve kamunun yararına devletimizin güvencesiyle yapmak istiyoruz.
Biyologlar meslek yasasına engel olmak, bilime engel olmaktır. Fakat pandemiler, salgınlar, tarım zararlıları, hastalıklar, biyogüvenlik sorunları engel tanımıyor. Bu sorunlarla mücadelede en önde biyologlar olmalı ve imkanlar tanınmalıdır.
Temel bilim olmadan ilerleme olmaz, Türkiye yüzyılı biyologsuz olmaz !
Serap German
Ege Üniversitesi Temel ve Endüstriyel Mikrobiyoloji
Yüksek Lisans Öğrencisi