Karantinanın Psikolojik etkisi ve nasıl azaltılacağı: Bulgulara dair hızlı bir inceleme

Aralık 2019 da başlayan Coronavirüs hastalığı salgını, birçok ülkenin enfeksiyonla potansiyel olarak temas eden insanlardan kendilerini evde veya özel bir karantina tesisinde tecrit etmelerini istemesine sebep oldu. Nasıl yapılacağına dair kararlar ise mevcut en iyi kanıtlı karantina uygulamalarına dayanmalıdır.Üç elektronik veri tabanı kullanarak karantinanın psikolojik etkilerini gözden geçirdik. Bulunan 3166 makaleden 24'ü bu incelemeye dahil edilmiştir. En çok incelenenler çalışmalar travma sonrası stres belirtileri, konfüzyon ve öfke gibi olumsuz psikolojik etkiler bildirmiştir.

Stresörler ise daha uzun karantina süresi, enfeksiyon korkusu, hayal kırıklığı, can sıkıntısı, yetersiz malzeme, yetersiz bilgi, mali kayıp ve hastalık belirtileri. Bazı araştırmacılar uzun süreli etkiler önerdiler. Karantinanın gerekli görüldüğü durumlarda, yetkililer bireyleri gerekli görülenden uzun karantinaya almayarak, durumu açıklamalı, karantina için gerekçe ve protokoller hakkında bilgi vermeli ve yeterli tedarik sağlamalıdır. Daha geniş bir toplumda karantinanın yararlarını halka hatırlatarak diğerkamlık çağrısı yaralı olabilir.

GIRIŞ

Karantina, potansiyel olarak bulaşıcı hastalığa maruz kalmış kişilerin hasta olup olmadıklarını tespit etmek için hareketlerinin ayrılması ve kısıtlanmasıdır böylece başkalarını enfekte etme riski olmaz.

Karantina tanımı izolasyondan farklıdır. İzolasyon hastalık tanısı konan kişilerin toplumdaki diğer insanlardan ayrılmasıdır fakat bu iki terim özellkike halk dilinde sık sık birbirinin yerine kullanılır.

Karantina kelimesi ilk olarak Venedik, İtalya'da 1127 yılında cüzzam ve yaygın olarak da Kara Ölüm için kullanıldı. Son zamanlarda, karantina 2019 Coronavirüs hastalığında kullanılmıştır.Bu salgın Çin'de tüm şehirlerde görüldü. Etkin bir şekilde kitle karantina altına yerleştirilirken Çin’den,eve dönen binlerce yabancı uyruklu ziyaretçiden evde kendi kendine veya devlet tarafından işletilen tesislerde tecrit etmesi istendi. Şehir genelinde karantinalar da 2003 yılı şiddetli akut solunum sendromu (SARS) salgınında Çin ve Kanada bölgelerinde veya 2014 Ebola salgını sırasında birçok batı Afrika ülkesindeki köylerde uygulandı.

BU İNCELEME NEDEN GEREKLIDIR?

Karantina genellikle kişiler için hoş olmayan bir deneyimdir. Sevdiklerinden ayrılma, kaybı

Özgürlük, hastalık durumu üzerindeki belirsizlik ve can sıkıntısı zaman zaman dramatik etkiler yaratabilir. Önceki salgınlarda karantina uygulanmasını takiben rapor edilen inithar vakaları var ve toplumda ciddi bir öfke yarattığı biliniyor. Zorunlu olan karantinanın potansiyel faydalarına karşı olası psikolojik maliyetleri dikkatli bir şekilde tartılmalıdır. Karantinanın başarılı kullanımı potansiyel negatif etkilerinin kırılmasıyla ilişkilidir. Coronavirüs ile gelişen durum göz önüne alındığında, politika yapıcılar halka rehberlik etmek için acilen tüm bulguların sentezine ihtiyaç duyarlar. Bu gibi durumlarda, hızlı incelemeler DSÖ tarafından önerilmektedir.Biz de karantinaların ruh sağlığı üzerindeki olası etkilerini araştırmak için psikolojik etkileri üzerine kanıtların gözden geçirilmesi ve psikolojik refah ve katkıda bulunan faktörleri, bu etkileri azaltmak veya hafifletmek için faktörler üzerine bu derlemeyi üstlendik. Bulunan 3166 makaleden 24'ü bu İncelemeye dahil edilmiştir. Bu çalışmalar on ülkede yapıldı. SARS (11 çalışma), Ebola (beş), 2009 ve 2010 H1N1 grip salgını (üç), Orta Doğu solunum sendromu (iki) ve at gribi (bir). Çalışmalardan biri hem H1N1 hem de SARS ile ilişkilidir.

KARANTINANIN PSIKOLOJIK ETKISI

Beş çalışma karantinaya alınan insanlar ile alınmayanların psikolojik sonuçlarını karşılaştırıyor. Bir çalışma SARS temas etmiş olabilecek hastane personelinin, karantina döneminden hemen sonra (9 gün) sona erdi, Karantinaya alınmış olma faktörü akut stres bozukluğu semptomlarının en kestirilmişidir. Aynı çalışma içinde, karantinaya alınan personelde bitkinlik, başkalarından kopma, ateşli hastalarla uğraşırken endişe, sinirlilik, uykusuzluk, zayıf konsantrasyon ve kararsızlık, iş performansını kötüleştirme ve çalışmaya isteksizlik ya da istifa dilekçesi verdiği gözlendiği rapor edildi.

Başka bir çalışmada, karantinaya alınmanın etkisi 3 yıl sonra bile hastane çalışanlarında travma sonrası stres semptomlarının bir yordayıcısıydı. At gribinden dolayı birkaç hafta karantinaya alınan at sahiplerinin yaklaşık olarak % 34'ü (2760'ın 938'i) salgın boyunca yüksek psikolojik stres yaşadığı rapor edildi. Bir çalışma karantinaya alınan ebeveynler ve çocukları karantinaya alınmayanlarla karşılaştırdı. Karantinaya alınan çocuklarda alınmayanlara göre post travmatik stres skorları 4 kat daha fazla görüldü. Aynı çalışmada karantinaya alınan ebeveynlerin %27sinde travmaya bağımlı zihinsel sağlık bozukluğu tanısıyla ilgili semptonlara rastlanırken karantinaya alınmayanların sadece%6sında aynı semptonlar gözlendi. Başka bir çalışma karantinadan sonra hastane personelinin 3 yıl boyunca depresyon belirtileri gösterdiğini inceledi. Tüm personelin % 9'u (549'un 48'i) yüksek depresyon semptonları gösterdiği rapor edildi.Yüksek depresyon belirtileri olan grubun, neredeyse % 60'ı (48'in 29'u) karantinaya alınmış ancak sadece % 15'i (63'ü 424) düşük depresif belirtileri olan grup karantinaya alınmıştı.

Diğer tüm nicel çalışmalar karantinaya alınmış kişilerde genellikle yüksek psikolojik sıkıntı belirtilerinin yaygınlığı rapor edildi. Rapor edilen çalışmalarda genel psikolojik semptomlar; duygusal rahatsızlık, depresyon, stres, düşük ruh hali, sinirlilik, uykusuzluk, travma sonrası stres belirtiler (Weiss ve Marmar’ın Olay Etkisi Ölçeği), öfke ve duygusal tükenmişlik.Düşük ruh hali (903'ün 660 [% 73]) ve sinirlilik (903'ten 512 [% 57]) yüksek yaygınlığa sahip olarak öne çıkıyor.Potansiyel olarak SARS olduğu bilinen kişilerle yakın temasta oldukları için karantinaya alınan kişilerce rapor edilen karantina döneminde olumsuz yanıtlar şöyle bildirildi; % 20 (1057'nin 230'u) korku bildirdi,% 18'i (187) sinirlilik, % 18 (186) üzüntü bildirdi ve % 10 (101) suçluluk bildirdi. Çok az olumlu duygu bildirildi: 5% (48) mutluluk hissi bildirdiler ve % 4 (43) rahatlama duygusu bildirdi. Nitel çalışmalar da bir dizi karantinaya karşı verilen diğer psikolojik yanıtların karışıklık, korku, öfke,keder, uyuşma, ve anksiyete kaynaklı uykusuzluk olduğunu söylüyor.

Bir çalışma da karantinaya alınan lisans öğrencileri ile alınmayan öğrencilerin hemen karantina sonrası karşılaştırıyor ve travma sonrası stres bozuklukları veya genel mental sağlık açısından iki grup arasında anlamlı bir fark görülmediğini bildiriyor. Ancak, çalışma popülasyonunun tamamı lisans öğrencileri (genellikle genç ve belki de tam zamanlı çalışan yetişkinlerden daha az sorumluluk sahibi) ve dolayısıyla bu sonuçlar daha geniş nüfusa genellenemez.

Sadece bir çalışma karantina sırasındaki ve sonrasındaki psikolojik sonuçları karşılaştırdı ve karantina sırasında % 7'si (1656'nın 126'sı) kaygı belirtileri ve % 17 (275) öfke hissi gösterdi. Oysa karantinadan 4-6 ay sonra bu belirtilerin % 3'e (kaygı) ve% 6'ya (öfke) indiği gözlendi.

İki çalışma karantinanın daha uzun vadeli etkileri üzerine rapor vermiştir. SARS salgınından 3 yıl sonra, karantinaya alınan sağlık çalışanlarında alkol kullanımında artış veya bağımlılık belirtileri gözlendi. Çok değişkenli analizde, demografik faktörler de kontrol edildikten sonra karantinaya alınmış olmak ve yüksek riskli bir yerde çalışmak bu sonuçlarla bağlantılı olan iki önemli maruz kalma çeşidi. (karantina için düzeltilmemiş ortalama oran: 0 · 45; % 95 CI 1 · 02-2 · 65).

Karantinadan sonra, birçok katılımcı kaçınma davranışları sergilemeye devam etti. Sağlık çalışanları için karantinaya alınmak, hastalarla doğrudan temasen aza indirmek gibi kaçınma davranışlarıyla anlamlı ve pozitif bir şekilde ilişkiliydi. Potansiyel SARS nedeniyle karantinaya alınan kişilerin incelenmesi çalışmasında temas eden insanların % 54ü (1054/527) öksürük veya hapşırmaya maruz kalanların,% 26sı (255) kalabalık kapalı yerlerden kaçındı ve% 21'i (204) karantina dönemini takip eden hafta içinde tüm kamusal alanlardan kaçındı.Nitel bir çalışma çeşitli katılımcıların karantina döneminden sonraki uzun vadeli davranış değişikliklerini rapor etti. Örneğin dikkatli el yıkama ve kalabalıklardan kaçınma gibi davranışlar. Bazıları için normale dönüş aylarca ertelendi.

KARANTINA ÖNCESININ YORDAYICI PSIKOLOJIK ETKISI

Katılımcıların karakterlerinin ve demografik özelliklerinin karantinanın psikolojik etkisinin yordayıcıları olduğuna dair karışık veriler vardı. At sahiplerinin at grip nedeniyle karantinaya alınması çalışması çeşitli karakterler ile negatif psikolojik etkiler arasında bir ilşiki tanımladı; genç yaş (16-24 yaş), düşük örgün eğitimsel yeterlilik düzeyleri, kadın cinsiyeti ve hiçbir çocuğu olmamasına karşı bir çocuğa sahip olmak (üç veya daha fazla çocuğa sahip olanların biraz koruyucu olduğu ortaya çıktı). Ancak, başka bir çalışma,medeni durum, yaş, eğitim, diğer yetişkinlerle yaşama ve çocuk sahibi olma gibi demografik faktörlerin psikolojik sonuçlarla ilişkili olmadığını belirtti.

Psikiyatrik hastalık öyküsü olması ve karantinadan çıktıktan 4-6 ay sonraki anksiyete ve öfke arasında da bir ilişki bulunmaktadır. Karantina altına alınan sağlık çalışanlarının travma sonrası stres belirtileri karantinaya alınan genel halktan önemli ölçüde daha yüksek ve şiddetliydi. Sağlık çalışanları genel halka göre daha fazla hastalık belritileri gösterdi, karantina sonrası kaçınma davranışlarını daha çok sergiledi, daha büyük gelir kaybı rapor edildi ve sürekli psikolojik olarak daha fazla etkilendi. Çok daha fazla öfke sıkıntı, korku, hayal kırıklığı, suçluluk, çaresizlik, izolasyon,yalnızlık, sinirlilik, üzüntü, endişe ve daha az mutluluk rapor edildi. Sağlık çalışanları daha fazla SARS olduklarını düşünme ve başkalarına bulaştırdıklarını düşündüler. Tersine bir çalışma ise sağlık çalışanı durumu ile psikolojik sonuçların ilişkili olmadığı önermesini içeriyordu.

KARANTINA SIRASINDAKI STRES FAKTÖRLERI

KARANTINA SÜRESI

Üç çalışmada, daha uzun karantina süreleri özellikle daha zayıf akıl sağlığıyla ilişkilendirildi;travma sonrası stres belirtileri, sakınma davranışı,ve öfke. Her ne kadar karantina süresi her zaman net olmasa da bir çalışma 10 günden fazla karantinaya alınanların 10 günden az süreyle karantinaya alınanlardan önemli ölçüde daha yüksek travma sonrası stres belirtileri olduğunu gösterdi.

ENFEKSIYON KORKUSU

Sekiz çalışmanın katılımcıların,kendi sağlığı veya başkalarına bulaştırma korkusu ve aile üyelerine bulaşmaktan korkma olasılığı karantinaya alınmayanlardan daha yüksekti. Ayrıca özellikle potansiyel olarak enfeksiyonla ilgili herhangi bir fiziksel semptom yaşarlarsa endişeleniyorlar ve korkuyorlardı.Tersine, bir çalışmada çok az katılımcı enfekte olma veya virüsü başkalarına bulaştırma konusunda son derece endişeliydi. Endişeli olanlar hamile olma olasılığı olanlar ve küçük çocuğu olanlardı.

HAYAL KIRIKLIĞI VE SIKINTI

Sınırlama, olağan rutin kaybı ve sosyal ve başkalarıyla fiziksel temasın azalmasının sıklıkla can sıkıntısına, hayal kırıklığına ve dünyanın geri kalanından tecrit hissine neden olduğu gözlendi. Bu hayal kırıklığı olağan günlük işlere katılamamak temel ihtiyaçlar için alışveriş gibi faaliyetler veya sosyal ağ faaliyet araçları telefon veya internetten uzak kalmakla daha da kötüleşti.

Yetersiz Sarf Malzemeleri

Karantina sırasında yetersiz temel kaynaklar(ör. Gıda, su, giysi veya konaklama)kaygı ile ilişkili bir hayal kırıklığı kaynağıydı ve 4-6 ay sonra da anksiyete ve öfke olarak devam etti. Düzenli tıbbi bakım ve reçete alamamak da bazı katılımcılar için sorun olarak ortaya çıktı.

Dört çalışmada, halk sağlığı yetkililerinden gelen kaynaklar yetersizdi. Katılımcılar maskelerini ve termometrelerini geç aldıklarını veya hiç almadıklarını, yiyecek,su ve diğer maddelerin sadece aralıklı olarak geldiğini ve gıda tedariğinin uzun zaman aldığını bildirdi. Buna rağmen Toronto SARS salgını sırasında karantinaya alınanlar halk sağlığı yetkililerine karantina döneminin başında tıbbi malzeme kitlerini ulaştırdığı için övgüde bulundu.

YETERSIZ BILGI

Birçok katılımcı sağlık otoritelerinin kamuoyuna yetersiz bilgi vermesinin stres oluşturduğunu belirtti.Alınacak önlemler hakkında yetersiz kılavuz ilkeler ve karantinanın amacıyla ilgili karışıklık rapor edildi. Toronto SARS salgınından sonra, katılımcılar karışıklığın stil, yaklaşım ve içeriğindeki farklılık olan birden fazla yargı mercii ve seviyelerinin hükümet dahil zayıf koordinasyonlu çeşitli halk sağlığı mesajları nedeniyle kaynaklandığını algıladı. Katılımcıların en büyük korkusu özellikle farklı risk seviyeleri hakkında netlik eksikliğiydi. Katılımcılar ayrıca sağlık ve hükümet yetkililerinde pandeminin şiddeti hakkında şeffaflık eksikliği algılandığını rapor etti. Belki de açık rehber veya mantıklı düşünme eksikliğiyle ilişkili olarak algılanan zorluk karantina protokollerine uyma ile ilgili önemli bir travma sonrası stres semptomları yordayıcısıdır.

KARANTINA SONRASI STRES FAKTÖRLERI

Finans

Finansal kayıp çalışamayan profesyonel faaliyetleri kesintiye uğramak zorunda kalan ve ileri bir planlaması olmayan insanlar için karantina sonrasında bir sorun olabilir. Gözden geçirilen çalışmalarda, karantina sonucunda meydana gelen mali kayıp ciddi sosyoekonomik sıkıntı psikolojik bozukluklar ve karantinadan birkaç ay sonra kaygı ve öfke belirtileri için risk faktörü olarak bulundu. Bir çalışma karantinaya alınan katılımcıların asıl gelir kaynağı olan atla ilgili bir endüstriden geliyordu. Endüstriden muhtemel geliri olanların iki kat daha fazla sıkıntı çektiği görüldü. Bu bulgu muhtemelen ekonomik etkilerle bağlantılı ancak sosyal ağların bozulması ve boş zaman aktivitelerinin kaybı da birer faktör.

Katılımcılar mali yardım alsa da, bazıları miktarın yetersiz ve çok geç geldiğini; birçoğu aldıkları yardımın mesleki giderler devam etmediği için yanlış olduğunu hissetti. Birçoğu karantina sırasında ailelerinden maddi yardım aldılar ve bunu genellikle kabul etmek zordur ve çatışmalara neden olabilir.

Bir çalışmada, Toronto'da karantinaya alınanların hiçbiri SARS sırasında çok fazla mali sıkıntı yaşamadığını bildirdi çünkü işverenler veya hükümet bunları telafi etti ancak bu geri ödemenin ulaşması yavaş olduğunda mali olarak daha az refah içinde olanlar finansal anlamda sıkıntıya sebep olabiliyor.

HASTALIK BELIRTISI

Diğerlerinden gelen hastalık belirtisi, literatüre göre genellikle karantinadan bir süre sonra salgının kontrol altına alınmasından sonra bile devam eder. Karantinaya alınan sağlık çalışanlarının karantinaya alınmayanlarla karşılaştırıldığı çalışmada, karantinaya alınan katılımcıların hastalık belirtisi bildirme olasılığı yüksektir. Birkaç çalışmanın katılımcıları, başkalarının onlara farklı davrandığını bildirdi; onlardan kaçınmak, sosyal davetiyeleri geri çekmek, onlara korku ve şüphe ile davranmak gibi.

Senegal'deki salgında ebola'ya karşı karantinaya alınan birkaç sağlık çalışanı karantinaların aile içinde çok riskli olduğunu düşünerek hane içi gerginliklere sebep olduğunu bildirdi. Aynı çalışmada, üç katılımcı karantinadan sonra işlerine devam edemediğini çünkü işverenlerinin bulaşma korkusuyla kendilerini çalıştırmadığını bildirdi.

Liberya'daki Ebola salgını sırasında karantinaya alınanlar hastalık belirtilerinin haklarından mahrum bırakılmasına neden olabileceğini bildirdi. Genellikle farklı etnik gruplara ait gruplar, kabileler veya dinler ve farklı oldukları için karantina sonrasında tehlikeli olarak algılanıyordu.

Hastalık ve karantina
gerekçeleri hakkında genel eğitim ve
halk sağlığı bilgileri için kamuoyuna hastalık belirtisini
azaltmak için faydalı olabilir.

KARANTINA SONUÇLARINI HAFIFLETMEK İÇIN NELER YAPILABILIR?

Büyük bulaşıcı hastalık salgınları sırasında karantina gerekli bir önleyici tedbir olabilir ama, bu İnceleme, karantinanın sıklıkla olumsuz bir psikolojik etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Periyod boyunca bu olumsuz psikolojik etki şaşırtıcı değil, yine de psikolojik bir etkinin miktarı karantinadan aylar veya yıllar sonra da tespit edilebilir.

Bu bağlamda,
sonuçlarımız herhangi bir demografik
faktörün karantina sonrası zayıf psikolojik sonuçların risk
faktörleri olduğunu güçlü kanıtlarla desteklemez ve bu nedenle
özel dikkat gerektirir. Ancak, kıl hastalıkları geçmişi sadece
bir çalışmada risk faktörü olarak incelendi.

Önceki literatürde psikiyatrik geçmişle ilgili olarak , karantina sonrası ve sırasında psikolojik sıkıntıların afetle ilgili herhangi bir travma yaşanması ile ilişkili olduğu belirtiliyor. Önceden mevcut kötü akıl sağlığı olan insanların karantina sırasında ekstra desteğe ihtiyaç duyduğu belirtiliyor. Ayrıca psikolojik sıkıntıların karantinaya alınmış sağlık çalışanlarında yüksek oranda tekrarlandığı görülüyor. bu grubun daha yüksek olup olmadığına dair karışık kanıtlar olmasına rağmen karantinaya alınmış sağlık çalışanı olmayanlara göre daha riskli bir grup olduğu belirtiliyor. Sağlık çalışanları için,yöneticilerin işe dönüşlerini kolaylaştırması çok önemlidir ve yöneticiler karantinaya alınan personele erken müdahaleyi hazırlayabilmeleri için potansiyel risklerin farkında olmalıdır.

MÜMKÜN OLDUĞUNCA KISA TUTUN

Daha uzun karantina, daha
zayıf psikolojidir. Belki de şaşırtıcı olmayan bir şekilde,
akla yatkın olarak katılımcılar tarafından bildirilen stres
faktörlerinin daha uzun bir etki için
daha fazla tecrübe edildiği bildirildi.

İNSANLARA MÜMKÜN OLDUĞUNCA FAZLA BILGI VERIN

Karantinaya alınan insanlar sıklıkla enfekte olmaktan veya başkalarına bulaştırmaktan korkuyorlardı.

Ayrıca çoğu
zaman karantina dönemi sırasında görülen herhangi bir fiziksel
semptomun değerlendirilmesinde yıkıcı olurlar .Bu korku endişe
verici bir bulaşıcı hastalığa maruz kalan insanlar için yaygın
bir olaydır ve katılımcıların halk sağlığı yetkililerinden
aldıklarını karşılaştıkları risklerin doğası ve neden
karantinaya alındıklarını hakkında çoğu zaman yetersiz bilgi
nedeniyle daha da kötüleşebileceği biliniyor.Karantina altında
olanlara söz konusu hastalık ve karantina nedenleri hakkında
bilgilendirmek bir öncelik olmalıdır.

YETERLI SARF MALZEMESI SAĞLAYIN

Yetkililer ayrıca karantinaya alınmış hane halklarının temel ihtiyaçları için yeterli kaynaklara sahip olmasını ve en önemlisi, bunların mümkün olduğunca çabuk sağlanması gerekir. Tedarik malzemeleri için koordinasyon ideal olarak önceden koruma ve yeniden tahsis edilecek kaynakların tükenmemesini sağlamak için oluşturulan planlar ile meydana gelir.

CAN SIKINTISINI AZALTIN VE ILETIŞIMI GELIŞTIRIN

Can sıkıntısı ve
izolasyon sıkıntıya neden olur; karantinada olan insanlara ne
yapabilecekleri konusunda bilgi verilmelidir; can sıkıntısından
kurtulmak ve stresle baş etme ve stres yönetimi
teknikleri gibi. Çalışan cep telefonuna sahip olmak artık bir
gereklilik, lüks değil, ve karantinaya girmek için uzun bir sürece
başlayanlar muhtemelen bir şarj cihazını veya adaptörlü başka
herhangi bir şeyle başlamalıdır.

SAĞLIK ÇALIŞANLARI ÖZEL İLGIYI HAK EDIYOR

Sağlık çalışanları genellikle karantinaya alınır ve bu inceleme, diğerlerinin hastalık belirtisi taşıyorlarmış gibi tutumundan olumsuz etkilendiklerine dikkat çekiyor. Ayrıca karantinaya alınan sağlık çalışanları işyerleri için çalışan personeli azaltıp meslektaşları için fazladan çalışmaya sebep oldukları için endişeli olabilir. Sağlık çalışanlarının karantina sırasında yakın temas içinde çalışmaya alışkın oldukları gruptan ayrılması tecrit hissinin artmasına sebep olabilir. Bu nedenle, yakın arkadaşları tarafından desteklendiğini hissetmelidir. Bulaşıcı hastalık salgınlar sırasında, örgütsel desteğin genel olarak sağlık personelinin ruh sağlığını koruduğu tespit edilmiştir ve yöneticiler personelinin karantinaya alınan meslektaşlarını desteklemesi için adımlar atmalıdır.

FEDAKARLIK ZORLAMADAN DAHA İYIDIR

Belkide uygun bir çalışma
tasarlamanın zorluklarından dolayı zorunlu karantinaya karşı
zorunlu olmayanın refah üzerinde farklı
bir etkisi olup olmadığını test eden araştırma bulunamadı.

Diğer bağlamlarda,
ancak başkalarının bir kişinin durumundan faydalanacağını
hissetmek stresli durumları taşımayı kolaylaştırabilir ve bunun
da ev tabanlı karantina için geçerli
olduğu anlaşılıyor.

Karantinanın özellikle savunmasız olanlar (çok genç, yaşlı veya önceden mevcut tıbbi durumları ciddi olanlar gibi) da dahil olmak üzere diğerlerini güvende tutmasını güçlendirdikleri için sağlık yetkililer onlara gerçekten minnettar ve sadece ruh sağlığına etkisini azaltmak için yardımcı olabilir. Özellikle, fedakarlığın sınırları vardır, eğer insanlar yetersiz bilgilerle yakınlarını nasıl güvende tutacaklarını soruyorlarsa. Bu durumda insanlardan toplum sağlığı için kendi kendine karantinaya almalarını istemek kabul edilemez eğer bunu yaparken sevdiklerini riske atıyorlarsa.

BILMEDIKLERIMIZ

Karantina, bulaşıcı bir hastalığın yayılmasını önlemek için birçok halk sağlığı önleminden biridir ve bu derlemede gösterildiği gibi etkilenenler için önemli bir psikolojik etkisi vardır.Diğer halk sağlığı önlemleri (sosyal mesafelendirme, toplu toplantıların iptali ve okul kapanmaları gibi) karantina ihtiyacını önleyebilir ve daha uygun olabilir. Gelecekteki araştırmalar bu tür önlemlerin de etkinliğini belirlemelidir.

Bu incelemenin güçlü yönleri ve sınırlamaları, üzerine düşünülmelidir. Devam eden Coronavirüs salgını göz önüne alındığında zaman kısıtlamaları sebebiyle bu incelemenin literatürü resmi bir değerlendirmeye tabi tutulmadı.

SONUÇ

Genel olarak, bu inceleme karantinanın psikolojik etkisinin geniş kapsamlı, önemli ve uzun ömürlü olabileceğini söylüyor. Bu karantina uygulanmamalı demek değildir ki karantina uygulamamanın psikolojik etkileri ve hastalığın yayılmasına izin vermek her açıdan daha kötü olabilir. Ancak, insanları daha geniş halk kitlelerinin iyiliği için özgürlüklerinden mahrum etmek genellikle tartışmalı ve dikkatle ele alınması gereken bir konudur. Karantina gerekliyse, sonuçlarımız yetkililerin insanlar için bu deneyimin mümkün olduğunca tolere edilebilir olmasını sağlaması ve her önlemi alması gerektiğini gösteriyor.Bu, insanlara ne olduğunu ve nasıl olacağını söyleyerek elde edilebilir; ne kadar süreceğini açıklayarak,onların karantinadayken anlamlı etkinlikler yapmalarını sağlayarak, net iletişim kurarak, temel malzemeler (gıda, su ve tıbbi malzemeler gibi) sağlayarak.Bu gibi şeyler insanların hissetmesi gereken fedakarlık duygusunu güçlendirir. Tanımında istihdam ve genellikle makul iş güvenliği olduğu için karantinadan dolayı sağlık görevlileri suçlansa da herkesin aynı durumda olmadığını hatırlamalılar.

Bu incelemenin sonuçları, karantina deneyimi negatifse, sadece karantinaya alınan insanların değil aynı zamanda karantina uygulayan sağlık sisteminin, politikacıların ve bunu öneren halk sağlığı yetkililerinin de uzun vadeli olarak etkileneceğini düşündürmektedir.

Çeviren: Işık Neslişah Korkut

Yeni yorum ekle

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.