Prof. Dr. Nusret Aras'tan sayfa sayfa Kara Kutu eleştirisi

Sayın Soner Yalçın

                                                                

KARA KUTU isimli kitabınızı okudum. Büyük bir emek ve araştırma ile hazırladığınız kolayca anlaşılmaktadır. Kitabınızın okunmadan afaki değerlendirmeler yapıldığından şikayetçi olduğunuzu medyadan öğrendim. Ben ise tamamını okumuş olarak düşüncelerimi aktarmak istiyorum. Kitabınızın birinci bölümünde Rockefeller’in kozmik odasından bahisle İstanbul ve Ankara VE Hacettepe Üniversitelerine verdikleri kurumsal ve kişisel yardımlarla Rockefeller’in bu kurum ve kişileri kullandığını ima ve ifade etmektesiniz. Ancak bu kurum ya da burs alan kişilerin karşılık olarak Rockefeller’e veya vakıflarına hangi hizmetleri yaptığından hiç bahsetmiyorsunuz. Genellikle ödemelerin eğitim ve ekipman temini için olduğunu da belirtmektesiniz. Hemen hepsi hayatta olmayan ve bazıları benim de hocam olan bu değerli kişilere haksızlık yapmış olmuyormusunuz?

Çok ciddi araştırma yaparak hazırladığınız anlaşılan bu kitap genel olarak homeopatik tıp ve Rockefeller ağırlıklı olarak yazılmış. Bunlara yanlış demek mümkün değil. Çünkü 1000 kadar literatür taramışsınız. Bu sayıya raporlar ve 200 kadar kitap dahil değil. İlaç ve ilaç firmaları suistimallerinden ben ve çoğunlukla doktor meslektaşlarım da şikayetçidir.

Önemle üzerinde durduğunuz bir konu da homeopatik tıp konusudur. Ancak kanımca o kadar ileri gitmişsiniz ki modern tıp olmasa da olur düşüncesi ortaya çıkmaktadır. Genelde hekimlerin karşı çıktığı homeopati değil sizin de birkaç yerde belirttiğniz şişe çekme, sülük tedavisi gibi konulardır. Ancak size şunu sormak isterim modern tıpta belirli ve kesin tedavi yöntemi olan bir hastalıkta homeopatik tıbbı tercih edermisiniz? Siz hiç sadece homeopatik tedavi ile iyileşen bir hasta biliyormusunuz? Mesela kanser veya tüberküloz sadece homeopati ile iyileşir mi?Homeopatinin yardımcı iyileştirmeler yapabileceğini kimse inkar etmez.

Kitabınızın 54-55. Sayfasında Virchow, Pasteur ve diğerlerini karşı karşıya getirmişsiniz. Halbuki bunların çalışmalarından patoloji ve mikrobiyoloji gelişmiş ve iki önemli anadal olmuşlardır. Yani bu sınıf farkı değildi. Bir bilimsel tartışmanın nasıl sınıfsal mücadeleye döndüğünü de anlayamadım. Zaten bilimde sınıfsal fark olmaz. Ayrıca Virchow 1821 de Rockefeller ise 1915 doğduğu halde bunları nasıl karşı karşıya getirdiniz?

Kolesterole de çok geniş yer vermişsiniz, ancak diyabetliler, kalp hastaları ve bazı özel durumları atlayıp bazı sorumsuz meslektaşlar gibi genelleme yapmışsınız. Ancak gerçek bu değil. Lütfen “Deepak Bhatt, MD, MPH Editor in Chief, Harvard Heart Letter” blog’unu okuyunuz. Tabii bu konuda ifrat ve tefritlerin olduğu gerçeğini de kabul etmeliyiz. Siz hiç ayrım yapmadığınız için kullanılmasın ifratındasınız.

Son olarak aşı konusuna değinip kitabınız hakkındaki görüşlerimi sonlandıracağım. Gerçekte her hastalık için bir aşı olması görüşünde değilim. Ancak bazı yanlışlar olduğunu da vurgulamak isterim. Ben de size bu yazıyı hazırlamak için bilgilerimi kısmen yeniledim. Gördüm ki Timerosal tek doz aşılarda zaten yok. Çok doz flakon içinde sunulan aşılarda ise zararsız bileşiği olan etil timerosal kullanılıyor Sayfa 271 de “Aşının içinde ne var?” bölümünde büyük bir yanlışlık var. Her halde yazan, okuyan, editör hepsi aynı yanlışa düşmüşler. Bu değerli insanların mg ile gramın farkını bilmemeleri düşünülemez. 0.5 ml lik bir aşı içine 2.5 gram Timerosal’in sığmayacağı akla gelmemiş. Yoksa bu doz civa, otizm oluşturmadan çocukları öldürebilir. Aşıların içinde neler olduğu Sğlık Bakanlığının aşağıda belirtilen aşı portalinde var.

Buraya Sağlık Bakanlığı aşı portalindeki kısa bilgiyi de ekliyorum.

(Aşılar son derece güvenilir biyolojik ürünlerdir. Üretim ve dağıtım aşamalarında çok sıkı kontrolden geçmektedirler. Ülkemizde kullanılan tüm aşılar Dünya Sağlık Örgütü, EMA, FDA gibi dünyaca kabul görmüş otoritelerce ya da TİTCK tarafından ruhsatlandırılmış, Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen ve onaylanan GMP (İyi Üretim Prosedürleri) kurallarına uygun üretilmiş aşılardır. Üretilen her bir seri için gerek üretici, gerek üretilen ülke resmi makamlarınca ayrıntılı analiz ve testler yapılmaktadır. Satın alınan aşı ve anti-serumların zararsızlık ve etkinlik analizleri ve uygunluk testleri Sağlık Bakanlığımız bünyesinde Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu kontrolünde bulunan ulusal referans laboratuvarı İlaç Biyolojik ve Tıbbi Ürünler Laboratuvarı tarafından deneyimli personel ve gelişmiş cihazlar ile yapılmaktadır. Uygulanan tüm aşı ve anti-serumlar analizlerden geçmiş ve güvenilirdir. Analizden geçmeyen aşılar iade edilmekte ve yerine başka bir seriden aşı istenmektedir.

Aşılar üretici firmadan alınıp aşılanacak kişiye uygulanana kadar tüm sağlık kuruluşlarında soğuk zincir sistemi içerisinde uygun ısı aralığında korunmakta ve sistem ATS ile sürekli izlenmektedir.

Aşılar, bağışıklık gelişmesini sağlayan ve antijen olarak isimlendirilen maddeleri, çok az miktarlarda da aşının yapımında, güvenli ve etkili olmasında rol alan maddeleri içerirler. Aşılar, Antijen yanında adjuvan, stabilizatör ve koruyucu maddeleri de ihtiva etmektedir. Bakanlığımızca temin edilip kullanılan aşıların içinde domuz ürünü bulunmamaktadır.

Adjuvan diye adlandırılan ek maddeler aşıların etkinliğini artırmak üzere bakteri ve virüs bileşenleri yanında kullanılan maddelerdir. Stabilizatörler ise, aşılar uygulanıncaya kadar stabilitesini korumak üzere aşı flakonlarına ilave edilen maddelerdir. Ayrıca, mikrobiyolojik bulaşmayı engellemek üzere koruyucu olarak adlandırılan ilave maddeler aşı flakonlarına eklenmektedir. Genel olarak aşılarımızda adjuvan olarak Aluminyum Hidroksit; koruyucu olarak Thiomersal ile antibiyotikler (Neomisin),kanamisin, eritromisin ve stabilizatör olarak da Magnezyum Klorid bulunmaktadır.

Aluminyum Hidroksitadjuvan olarak aşıların çok düşük dozda daha fazla etki yapması için kullanılmakta, bir insanımıza yaşamı boyunca uyguladığımız aşıların tamamının içindeki toplam alüminyum miktarı 4,25 mg’dır. DSÖ ‘nün belirlediği ve insan sağlığına zararı olmayacak şekilde çok düşük düzeydedir. Uyguladığımız Td, 5’li karma, 4’lü karma, KPA gibi bazı aşıların içinde bulunmaktadır. Alüminyum içme suyunda, hazır sularda, un ve un mamüllerinde, ilaçlarda özellikle de mide ilaçlarında (20-30 mg), meyve sebzelerde bol miktarda bulunmaktadır.

Thiomersal, Etil Civa maddesinin organik bir bileşiği olup 1930’lu yıllardan bu yana birçok aşı ve ilaçta koruyucu olarak kullanılmaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü Aşı Güvenliği Genel Komitesinin (GACVS); 20–21 Haziran 2002’de yayımladığı raporda Etil Civa’nın (Thiomersal) vücutta yarılanma ömrünün bir haftadan daha kısa olduğu, ortalama 4–9 günde vücuttan sindirim sistemi yoluyla atıldığı; dolayısıyla diğer civa bileşikleri gibi vücutta birikmesinin ve civaya bağlı bir takım kronik hastalıklara yol açmasının söz konusu olmadığı açıklanmıştır. Vücuttan atılımı güç olan Metil Civa olup bu madde Thiomersal içeriğinde bulunmamaktadır.

Thiomersal içeren aşıların kullanımı ile Otizm başta olmak üzere bir takım kronik hastalıkların arttığı iddiaları üzerine bu ilişkiyi araştıran birçok bilimsel araştırma yapılmıştır. Bu çalışmalar sonucunda Thiomersal ile otizm arasında herhangi bir ilişki saptanmamıştır.

Çocuk felci, çiçek hst. tüberküloz ve diğer çocukluk hastalıklarının aşı sayesinde kontrol edildiğini, bazılarının ise sağıtıldığını kesin olarak biliyoruz. Ancak siz tüberkülozun iyi beslenme ile ortadan kalktığını, sağıtımda tüberküloz aşısının pek de önemi olmadığını savunuyorsunuz. Başta veba, sıtma, kolera, tifo, paratifo, tifüs, çiçek hastalığı ve influenza olmak üzere birçok bulaşıcı hastalık insanların kitleler halinde ölümüne neden olmuştur. Bu nedenle savaşlar kaybedildiğini de en iyi bilenlerdensiniz. Bütün bu hastalıklar hijyen tedbirleri ve aşılama ile yok edilmiş veya kontrol altına alınmıştır. Aşılar veya ilaç üretiminde eksiklikler olabilir. Bilerek ciddi yan etkileri olan ürünleri kullanmak suçtur. Bilim ise bu eksiklikleri gidererek mükemmele ulaştırabilir.

Kitabınızda katılamayacağım diğer konular olmakla birlikte yukarıdaki konuları dağıtmamak için bunlara değinmeyeceğim.

Sizin gibi değerli ve araştırmacı bir yazarın aşıya hayır kampanyasına katılması beni üzdü.

Sonuç olarak bu eseri algı yaratmadan yazmanızın daha da değerli olacağını düşündüm.

Saygılarımla,

Nusret ARAS KİMDİR?

Prof. Dr. Nusret Aras 1944 yılında Ankara’da dünyaya geldi. 1971 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı yıl Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimine başladı. 1976 yılında Genel Cerrahi Uzmanı, 1981 yılında doçent oldu. 1982 yılı sonunda Ankara Üniversitesi’nden ayrıldı. 1983-1991 yılları arasında Ankara Numune Hastanesi Genel Cerrahi Kliniği şefi olarak görev yaptı. 1991 yılında Ankara Üniversitesine döndü ve profesörlüğe yükseltildi. Bundan sonra uzun bir yöneticilik dönemi geçirdi. Sırasıyla Ankara Üniversitesi’nde 1991-1995 yılları arasında Tıp Fakültesi Dekan Yardımcılığı, 1995-1996 yılları arasında Rektör Yardımcılığı, 1996-2000 yılları arasında Tıp Fakültesi Dekanlığı görevlerinde bulundu. Ağustos 2000’de Ankara Üniversitesi Rektörü oldu ve sekiz yıl bu görevi yürüttü.

Prof. Dr. Nusret Aras genel cerrahi alanında araştırmalarını yerli ve yabancı bilim dergilerinde yayınladı. 1992 yılında laparoskopik cerrahinin Ankara Üniversitesi ve Türkiye’de tanıtılması ve yayılmasında öncü oldu. Birçok laparoskopik ameliyatı Ülkemizde ilk kez uyguladı.

Rektör olarak görev yaptığı sekiz yıl içinde yabancı dil eğitimi ve bilimsel çalışmaların artırılması için büyük çaba gösterdi. Görev yaptığı sürede Mühendislik Fakültesi, Yabancı Diller Yüksek Okulu, Biyoteknoloji Enstitüsü, Nükleer Bilimler Enstitüsü ve Ankara Üniversitesi Teknokent’i kuruldu ve faaliyete geçirildi. Aynı dönemde Sürekli Eğitim ve Uzaktan Eğitim merkezleri ile Elmadağ Meslek Yüksek Okulu da kurulmuş ve eğitim-öğretime başlamıştır.

Prof. Dr. Nusret Aras evli ve bir çocuk babasıdır.

Yeni yorum ekle

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.