SMA tedavisinde yurtdışına bakmayalım, yurtdışını bize baktıralım

Medikritik.com ailesi olarak Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan’a genetik tedavi yöntemi ile ilgili merak edilenleri sorduk.

Merhaba, öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba. Ben Dr. Öğr. Üyesi Cihan Taştan. Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünde çalışıyorum. Aynı zamanda  T.C Üsküdar Transgenik Hücre Teknolojileri ve Epigenetik Uygulama ve Araştırma Merkezi (TRGENMER)’in direktörüyüm. Özellikle genetik tedaviler, hücresel ve genetik tedavilerin, nadir genetik hastalıklar ve kanser hastalıkları gibi çeşitli rahatsızlıklar üzerine, tedavi geliştirmesi yerli olarak etkin ilaçlara alternatif yaşayan ilaçlar üretme noktasındaki çalışmalarımıza Kasım 2020 itibariyle Üsküdar Üniversitesi’nde başladık. ODTÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümünden mezun oldum daha sonra 2011 ile 2017 yılları arasında New York Üniversitesi’nde Mikrobiyoloji-İmmunobiyoloji alanlarında Doktora yaptım. 2017 yılı itibariyle Acıbadem LabCell Hücre Laboratuvar’ında AR-GE Birim Sorumlusu olarak çalışmalara başladım. Burada Özellikle kansere karşı hücresel genetik tedavilerin üretilmesi birleştirilmesi noktasında projeler gerçekleştirdik.

SMA'nın tedavisi için kullanılan ilaçlardan bahseder misiniz?

İşin ilaç boyutundan ziyade genetik tedaviler boyutunu ele alabiliriz. Spinal Müsküler Atrofi (SMA), hastalığı özellikle sinirsel, motor nöronları üzerinde gerçekleşen bir hastalık. Şimdiye kadar birçok farklı ilaç denendi ve ilaçlar kullanılmaya devam ediyor. Bunlar genellikle SMA hastalığının semptomlarını azaltmaya, hastanın yaşam kalitesini artırmaya yönelikti.  Ancak birkaç yıl önce yurtdışındaki bazı şirketler özellikle tek seferde tedavi imkanı sağlayabilecek genetik tedaviler geliştirdiler ve Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) kurumundan onay aldılar.

Bu tür ilaçlar özellikle SMA’ya sebep olan SMN1 geninin eğer hastada bir mutasyonu varsa ve işlevini kaybediyorsa bunun işlevsel halinin dışarıdan virüs yoluyla (biz buna adeno ilişkili virüs diyoruz, özellikle Zolgensma ilacının içerisinde kullanılıyor.) İşlevsel yani hastanın genini tamir edecek doğru bir gen dizilimini ekliyorlar ve virüs tekrardan bu sinir hücrelerine ulaştığında kaslar tekrardan görev yapabiliyor ve SMA hastalığının etkisi azalabiliyor. Buda şuan onay alan kısım 3 yaşına kadar olan kısım, 3 yaşın yukarısı için halen denemeler devam ediyor daha henüz net bir sonuç olamamasına rağmen 3 yaşına kadar etkin bir şekilde Zolgensma dediğimiz virüs tabanlı genetik tedavi ilacı kullanılmaya başlandı. Bu ilaç şuan dünyanın en pahalı ilacı olarak literatüre girdi.

“ZOLGENSMA VE SPİNRAZA SMA HASTALIĞININ TEDAVİSİNDE EN ÖNEMLİ İKİ İLAÇ”

Diğer taraftan Spinraza ilacı var buda bir SMA ilacı. Burada ise antisens oligonükleotid dediğimiz kısa bir DNA zincirine dayanıyor ve SMN1 geni üzerindeki mutasyonun önüne geçip, splaysing yani genin işlevsel bir şekilde çalışmanı sağlayacak bir bağlanma sağlıyor. Antisens oligonükleotidin avantajı şu; toksik değil, küçük bir DNA parçası olduğu için hızlı üretilebiliyor. Hatalarda dezavantajı olarak devamlı hastaların bunu alması gerekiyor. Tabii bu belirli yaşlara kadar yine etkin daha sonra yavaş yavaş etkinliği yine gidebiliyor. Diğer ilaçlara nazaran Zolgensma ve Spinraza SMA hastalığının tedavisinde, semptomların azaltılmasında en önemli iki ilaç olarak hayatımıza girdi.

Spinraza ve Zolgensma arasında ne gibi farklar var?

Spinraza ilacı geçici bir ilaç yani o gen ekspresyonu bir miktar istenen şekilde üretebiliyor daha sonra küçük bir DNA tabanlı ilaç olduğu için tekrardan yıkılıyor, kaybolup gidiyor. Ama Zolgensma ilacı biraz daha geniş hücrenin içerisine entegre etti için yaklaşık 2-3 yıla kadar kalabiliyor. Belki de daha uzun süre kalabilir onu da zaman gösterecek.

Zolgensma ilacı hücrenin genomuna entegre olduğu yani hücrenin içerisine girdiği için 2-3 yıla kadar kaldığı şuan gösteriliyor. Şuan ki genetik tedaviler bunun ne kadar kaldığını bize daha net gösterecek. Ama yinede bu gen tedavisi hastalar için yüzde yüz tedavi sağlamayabilir. ‘Bu bir gen tedavisidir bunu yaparsak hayatımız kurtulur’ gibi net bir cümle kurmak doğru değil. Bunu bu ilacı satan şirkette biliyor ve biyoteknoloji şirketleri de biliyor. Şöyle düşünün 2 milyon dolar toplandığında ve bu tedavi alındığında, tedavi birde çalışamadığı durumunda 2 milyon doların çöpe gitme gibi bir durumu var.

SMA ilaçları neden bu kadar pahalı?

Spinrazanın yurt dışındaki fiyatı yaklaşık 800 bin dolar gibi tahmin ediliyor. Zolgensma ise yaklaşık 2 milyon dolar ile 2,5 milyon dolar arasındadır. Geçen 2-3 yıl içerisinde özellikle yurt dışında genetik tedaviler kongrelerine katıldım. Bu kongreler akademik alandan ziyade özellikle biyoteknoloji şirketlerinin katıldığı genetik tedavi kongreleriydi. Orada şunu gördüm bu ilaçların bu kadar pahalı olmasının sebebi ilaçların üretim maliyeti değil. Aksine bu ilaçların üretim maliyeti 50 bin dolar ile 150 bin dolar arasında değişiyor. Tabii bu yurt dışında olunca işgücü biraz daha fazla oluyor gibi sebeplerden dolayı biraz yüksek oluyor ama bu 150 bin doların üzerine daha sonra doktor masrafı, hastane masrafı, takip masrafı ve biyoteknoloji şirketinin kendi kar masrafını vs. kattığımızda bu 2-2,5 milyon dolara varıyor. Bunu yurtdışında kendi sigorta şirketleri yani sağlık sigortasına sahip olan hastalar yaklaşık 400-500 bin dolara (belki biraz daha fazladır) kadar karşılayabiliyorlar. Zaten o biyoteknoloji şirketlerinin özellikle kongrelerde duyduğum en dert yakındıkları nokta şu; kendileri istemeden bu kadar pahalı fiyata satmak durumunda kalıyorlar. Bunu indirebilmek için kafa yoruyorlar. Özellikle kendi ülkelerindeki devlet kurumda çalışan insanlarla dirsek temasında bulanarak ‘acaba sigorta daha yüksek bir karşılama yapar mı? Bunu yaparsa biraz daha ucuzlatabiliriz’ gibi yollara gidiyorlar.

 ‘PAY FOR PERFORMANCE’ ÖDEME METODU

Şuan farklı ödeme yöntemleri üzerine çalışıyorlar. Biz buna ‘pay for performance’ diyoruz yani ilacın performansına göre öde gibi genetik tedavi ilaçlarının farklı bir ödeme metodu olma gibi bir ihtiyacı ortaya çıktı. Çünkü hastanın; cinsiyetine göre, kilosuna göre ve diğer hastalık patalojine, ağırlığına göre bu tedavinin cevap verme olasılığı değişiyor. Bazı hastalarda gün gelecek ki %100 tek seferde tedavi olabilecekken bazı hastalarda %10 tedavi olacak. Bu ne demek oluyor, %10-20 bu genetik tedaviyle tedavi olduğunda hayatının geri kalan döneminde %80 oranda yine farklı ilaçlara ihtiyaç duyacak, yine hastaneye ihtiyaç duyacak. Eğer bu gen tedavisi çalışmazsa yine bu hasta hayatının sonuna kadar ekonomik durumda zorlaşmaya gidecek. Dolayısıyla şuan genetik tedaviler noktasında sadece bir ilaç olarak düşünmeyelim, birçok farklı genetik hastalık için yıl geçtikçe farklı genetik tedavi ilaçları ortaya çıkıyor. Bunlar için ‘pay for performance’ diye bir ödeme metodu üzerinde çalışıyorlar. Örneğin 2 milyon dolar ben bu tedaviyi yaptım ancak hastalığın semptomlarını belirli kurallara göre, derecelendirmeye göre diyelim ki %50 düşürdü. ‘Öyleyse sen 2 milyon dolar verme, sen bir milyon dolar ver’ gibi farklı ödeme metotları yaparak enazından kişiye göre ya da duruma göre tedavi ücretini karşılamayı, döndürmeyi düşünüyorlar.

Ülkemizde yoğun olarak görülen nadir hastalıkların genetik tedavi yöntemi ile tedavi edilmesi mümkün mü?

Gen tedavileri, mevcut olan ilaç tedavilerine daha yüksek bir şekilde semptomları azaltmada ve iyileştirme şansı yakalamada eli çok güçlü ancak hiçbir zaman ‘bir gen tedavisi yaptık, yüzde yüz tedavi olacak’ ben bu kadar genetik tedavi çalışan biri olarak demem. Ama yinede bunun şansı normal ilaçlara göre çok çok daha yüksek dolayısıyla bu ikisi arasında bir denge yakalandığı sürece genetik tedaviler ve özellikle SMA, Düşen Müsküler Distrofi (DMD), Hemofili, Beta Talesemi gibi ülkemizde de yoğun olarak gözüken hastalıkların genetik tedavi ilaçlarıyla tedavi edilmesi mümkün.

Gen tedavisi sakıncalı mı? Ne gibi olumlu ve olumsuz etkileri var? Bahsedildiği gibi bir mucize mi?

Gen tedavisi çalışan biri olarak, gen tedavisine mucize derim. Çünkü insanlık tarihi boyunca milyarlarca insan yaşadı ve bu milyarlarca insan içerisinde milyonlarca insan, genetik hastalıklarından dolayı hayatını kaybetti ya da hayatı boyunca çile çekmek zorunda kaldı. 2000 yılına kadar hiçbir insan genetik tedavi ilacı gibi bir umuda sahip değildi. Ancak biz insanın genom dizilimini 2000 yılında ortaya çıkardıktan sonra ve bunu okumanın ötesine geçip, genom dizilimini tamir edebilme, değiştirebilme yani yamalarını düzeltebilme imkanına da yeteneğine de kavuştuktan sonra genetik tedaviler bir mucize olarak, çoğu artık tedavi edilmesi imkansız denilen halk tabiriyle umut görülmeyen bu hastalıkların tedavi edilme umut ışığı ortaya çıktı. Ama belirttiğim gibi şuan ki teknoloji ile genetik tedaviler hızlı ilerliyor fakat yinede bazı durumlarda yüzde yüz tedavi sağlar demek doğru değil.

“HER İLAÇTA OLDUĞU GİBİ GEN TEDAVİSİNİNDE FARKLI YAN ETKİLERİ OLABİLİR”

Her ilacın yan etkisi olduğu gibi genetik tedavinin de farklı yan etkileri, olumsuz yönleri olabiliyor. Genetik tedaviler tek bir yön tem olarak geliştirilmiş bir tedavi şekli değil. Birçok laboratuvar tarafından, birçok farklı yaklaşımlar bir araya getirilerek oluşturulan yöntemler. Burada özellikle genetik mühendislik işin içerisine girdiği için aynı zamanda bu genleri hücrenin ya da hedef dokunun içerine aktaracak gerek virüs tabanlı yapılar gerekse organik yapılar gibi farklı transfer metotları da kullandığı için hepsinin duruma göre yan etkileri mevcut. Bazıları gerçekten ölümcül olabiliyor yani genetik tedavi denemeleri sırasında insanlar hayatını kaybettiler. Bundan dolayı birçok genetik tedavi denemeleri durdurulduğu da oldu ve bunların önüne geçmek içinde paralel şekilde ilaçlar alındı ya da dozlar ayarlandı.

Dolayısıyla bütün bu alanı kapatmak için yeterli bir şey değil. Çünkü tedavi etkisi de mucizevi bir etki olduğu için, insanın hayatını kurtarabilme olasılığa sahip olduğu için bu yan etkilerin iyice araştırılıp, düzeltilmeye çalışıldığı bir aşamadayız.

FDA’dan neden 3 yaşa kadar onay aldı çünkü 3 yaşa kadar bunun etkin bir şekilde çalışıldığı biliniyor. Bu paraya da değer, satışa girmeye de değer deniliyor. Ama yinede istenmeyen bazı durumlar olduğunda onaylı genetik tedavi ilaçlarının dahi durdurulabildiği dönemlerde oldu.

Bakanlık bu ilaç (Zolgensma) için tedavi üstünlüğüne dair kanıt bulunmamaktadır açıklaması yaptı. İlaçların etkinlik karşılaştırmalarına bakılacak olursa aksini savunanlar var. Sizin görüşünüz nedir?

Genetik tedavi dünya üzerinde de çok fazla insana uygulanmış değil. Zaten çok pahalı bir ilaç olduğu için yurt dışında da bu ilacın hemen bütün SMA’lı hastalara uygulanabilmesi mümkün değil. Diğer taraftan 3 yaşa kadar bir sınır olduğu içinde kolay kolay büyük bir SMA hastası popülasyonuna bu ilaç uygulanamıyor. Şuan Faz 1, Faz 2 ve Faz 3 denemelerini geçerek FDA’dan onay alıp satışa giren bir ilaç dolayısıyla hem güvenirliği hem de etkinliği aslında rapor edilmiş bir ilaç. Ama anlattığım sebeplerden dolayı bu kadar onay olmasına rağmen, ben bir genetik tedavi çalışan bilim insanı olarak yüzde yüz tedavi eder demem. Ama yüzde yüz olabilecek insanlarda olacaktır ya da etkinliği yüzde 80-90 olacak insanlar da olacaktır. İlaçlar buna göre onay alıyor.

“SMA BİLİM KURULU’NA GÜVENEREK İLERLEMEKTE FAYDA VAR”

Biz her hasta için 2 milyon dolar ödediğimiz sürece ve bir de bunlardan yeterince etki göremediğimiz durumda gerçekten fazla bir ekonomik kaybın içerisine gireceğiz. Çünkü şöyle düşünün 2 milyon dolar verilip hastanın bütün ekonomik durumunu bir kerede tüketmesi var ve etkinliği de o hastada yüzde 10-20 tutarsa bu kötü olabilir. Bir de işin manevi boyutu var yani hastalar hayatını kaybediyor. Ailelerin çocukları gözlerinin önünde her geçen gün eriyor. Bunu bilimsel olarak bu kadar rahat söyleyebilirim ama manevi olarak ya da bir baba olarak kesinlikle söyleyemem. İki tarafı da en iyi şekilde düşünmek lazım. Zaten SMA Bilim Kurulumuz var. İnanıyorum ki genetik tedaviler noktasında deneyimli olan hocalarımız vardır içlerinde ve bu Zolgensma ilacının ya da diğer genetik tedavi ilaçlarının, hangi boyutta, hangi hastada etkin olabileceğini onlar karar verebilecek düzeydir. SMA Bilim Kurulu’na da güvenerek ilerlemekte fayda var.

Genetik hastalıklarla mücadele konusunda uyarılarınız ve önerileriniz nelerdir?

Benim bütün amacım genetik tedavi yöntemlerinin Türkiye’de yerli olarak üretilebilmesi. Üsküdar Üniversitesi’nde genetik tedavi araştırmalarını yani hem Ar-Ge’sini hem de Ür-Ge’sini yapacak bir merkez kuruyoruz. Buradaki bütün gayemiz şu tek bir hastaya giden 800 bin dolar, 2 milyon dolar, 1 milyon dolarlık ilaçların laf geçiyor sosyal medya da ya da etrafta dolayısıyla biz burada 2 milyon dolarla yaklaşık 15-16 milyon lirayla 2-3 yıl içerisinde biyobenzerini üretebilecek, bunu klinik denemeye sokabilecek imkana sahibiz.

Bunu bir kere Türkiye’de başarabileceğimizi gördüm. Zaten buna inandığım için böyle bir ekibin kurulmasına gayret gösteriyorum. İki yönü var bunun. Hayatını kaybetmeye çok yakın olan hastalarımız var. Sadece SMA hastası değil, diğer genetik hastalıkları da katmak gerekiyor bunun içerisine. Onlar içinde genetik tedaviler ya da genetik tedaviye yakın ilaçlar var. Dolayısıyla bunu ikiye ayırmak lazım kısa vadede bu tedavilerini alıp enazından hayatını sürdürebilecek, belki de hayatını kurtarabilecek döneme gelebilmesi gereken hastalarımız var.

Ben şimdi genetik tedavi üreteceğim desem en yakın 3-5 yıl içerisinde bunun bir klinik aşamaya gelme gibi bir durumu var. Yakın vadede bu hastalarımızın en etkin şekilde tedavi edilmesi için ben yinede ilaçlara nazaran genetik tedavi uygulamalarına yüzde yüz destek veriyorum ve güveniyorum.

“BUNU ÜLKEMİZDE EL ELE VEREREK BİTİREBİLMEMİZ GEREKİYOR”

Bu tedavilere sürekli yurt içinden para aktarmak, satın almak maddi ve bilimsel açıdan düşündüğümüzde sürdürülebilir bir yapı değil. Bu paranın ya da 1-2 tane hastaya harcanabilecek parayla çok güzel bir Ar-Ge sistemi kurulabilir. Bu bütçeyle de kliniğe doğru gidilebilir. Zaten klinik aşamalarda da ilk aşamalarda da etkin görülen biyobenzer ilaçlarla birlikte hemen genetik tedaviler yurtiçinde üretilebilir. SMA hastalığı olarak düşündüğümüzde 1300 tane çocuğumuz var ve bu her sene sabit oranlarda devam edecek. Çünkü 1300 kişi tedavi edildiğinde bitmeyecek hastalık, bu bir genetik hastalık sürekli ortaya çıkacak. Diğer hastalıklarda aynı durumda. Haliyle bunu yurtdışından sürekli alarak bitirebilmek imkansız. Bunu ülkemizde el ele vererek bitirebilmemiz gerekiyor. Bunun için sadece üniversiteler el ele vermemeli aynı zamanda akademisyenlerde el ele vermeli çünkü onlarca farklı moleküler biyoloji genetik bölümleri var burada birçok akademisyen var. Ben inanıyorum ki hedef hastalıklar belirlenerek ve akademisyenlerde bir araya gelerek, kafa yorarak ülkemizde ihtiyacı duyulan bu genetik tedavi yöntemleri geliştirilebilir ve üretilebilir.

Bütün gayem bunun bir öncüsü olmak üniversitemiz içerisinde ve merkezimizi kurmak, 3-5 yıl içerisinde de bunun bir tane ürününü enazından biyobenzer olarak hayata geçirmek. Çünkü biyobenzerini yaparsak sistem tamamen oturmuş olacak. Diğer birçok hastalık içinde bu sefer daha hızlı yönelebileceğiz.

Bu bir ekip ile bitebilecek iş değil. Herkesin el ele vermesi lazım burada özellikle devletin bize el uzatması lazım ki biz bunu ortak bir konsorsiyumda yakın bir zamanda hayata geçirelim.

Yerli üretimin bize katkısı nedir?

Bu ilaçlarIN bu kadar pahalı olmasının sebebi sadece maliyetler değil aynı zamanda işgücü ya da sağlık sisteminin çok pahalı olmasıdır. Türkiye’de sağlık sistemi yurt dışına göre çok ucuz, çok kaliteli ve yetkin doktorlarımız var. Biz bu tedavileri yurt içerisinde 5 kat daha ucuza yaptığımız durumda bu sefer sağlık turizmini ateşleyeceğiz. Sadece Türkiye’deki değil, Türkiye’de 5-6 milyon nadir hasta var, dünyayı kapsadığımızda 400 milyon genetik hasta var. Bu hastaların Türkiye’ye geldiğini düşünün yani bu sefer yurtdışından, yurtiçine dolarların girmesi gibi bir durum var.

Genetik tedaviler alanı tamamen kazan-kazan. Hastalarımızın hayatı kurtulacak, bilimsel ortam yükselecek, aynı zamanda katma değerli yani ben bir tüp içerisinde yerli araba fiyatına virüs üretebiliyor olacağım.

“GENETİK TEDAVİLER NOKTASINDA TÜRKİYE’DEKİ ÇALIŞMALAR MAALESEF BİR ELİN PARMAKLARINI GEÇMİYOR”

Genetik ve Nadir Hastalıklara ilişkin özel çalışmalar dünyada ve ülkemizde ne durumda?

Türkiye’de de genetik tedaviler tanı ve araştırma noktasında çalışan bilim insanlarımız, laboratuarlarımız var. Ama genetik tedaviler noktasında maalesef bir elin parmaklarını geçmiyor. Bitmeyecek kadar çok hastalık var ve bunların birçoğu Türkiye’de yaygın olan hastalıklar. Maalesef Türkiye’de çok az sayıda olan bu çalışmalar yavaş yavaş kliniğe girmeden devam ediyor.

Yurt dışında ise 2010-2020 yılına kadar ilaç şirketleri Genetik ve Nadir Hastalıklara sahip 400 milyona yakın olan kopülasyonu görmezden geliyor. Bunu şuradan anlıyoruz, 7 bin tane nadir hastalığın sadece yüzde 5’i için ilaçlar var, geriye kalan yüzde 95’i için ilaç bile yok. Dolayısıyla genetik mühendislik geliştikten sonra, genetik tedaviler revaçta çıktıktan sonra ilaç şirketleri bütün politikalarını genetik tedavilere yönlendirecek çünkü burada 400 milyona yakın bir popülasyon var ve gerçekten bu tedavilerde pahalı olduğu için milyarlarca dolarlık bir alan var. Şuan yurt dışında zaten bu birkaç 10 milyar dolarla ölçülüyor. Türkiye’de ise direkt sıfır. Onun için yurt dışından bunları almamız hep ihtiyaç durumunda oluyor. Onlarca laboratuvar Amerika’da, Avrupa’da ve Çin’de özellikle çalışıyor.

“BİZ BU FIRSATI KAÇIRIRSAK BÜYÜK ZARARA GİRERİZ”

 Önümüzdeki 5 yıl içerisinde de özellikle FDA kuruluşu Amerika’da birçok genetik tedavi ilacının satışa gireceğini ön görüyor. Bu da bu alanın ucuzlayacağını gösteriyor. Çünkü sistemler yavaş yavaş oturuyor ve eksikler görünüyor. Biz bu fırsatı kaçırırsak bir yerli araba üretmekten daha büyük zarara gireceğiz. Bu hastalıklar sürekli popülasyonunda bulunan hastalıklar. Sürekli genetik mutasyonlar çıkacak bunları iyi takip edebilmeli, gerek evlilikten sonra gerekse doğum sırasında tanıya çok önem vermeliyiz. Bunun için biz en ucuz yöntemle tanı kitleri üretmek için şuan araştırmalar yapıyoruz ki nadir hastalıklar noktasında orayı da ele geçirelim, oranın da takibini yapabilelim.

 

 

MEDİKRİTİK.COM/ DİDEM DÜZ

Etiketler
SMA hastaları
gen tedavisi
zolgensma
Sprinraza
SMA
Cihan Taştan