Almanya’da doktorluk yapmak sanıldığı kadar rahat mı?

Türkiye’den Almanya’ya gelmek isteyen doktorları nasıl bir iş hayatı bekliyor? Gerçekten Almanya ve Avrupa’da doktorluk yapmak sanıldığı kadar parlak ve rahat mı? Bütün bu soruları doktor Murat Burhanoğlu’na sorduk.

Son birkaç yıldır birçok alanda olduğu gibi hekimler Türkiye’den ayrılıp yurt dışında mesleğini yapmaya çalışıyor. Son olarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, yurt dışına giden veya özel sektöre geçen hekimler için "gidiyorlarsa gitsinler" açıklaması tartışmaları tekrar alevlendirdi. Peki yurt dışında hekimlik yapmak isteyenleri nasıl bir hayat bekliyor. Çalışma şartları nasıl? Emeklerinin karşılığını alabiliyorlar mı? Özellikle genç hekimler, Almanya ya da Avrupa'da doktorların çok iyi maaşa daha az saat çalıştığını düşünüyor. Gerçekten de durum böyle mi? Bunları ve daha fazlasını Aydınlık Avrupa okurları için Doktor Murat Burhanoğlu’na sorduk.

i,ü

Almanya’da hekimlerin maaşları sanıldığı kadar yüksek mi? Hastanede çalışan bir uzman hekim ya da pratisyen ne kadar maaş alıyor?

Genelde her iş sahasında olduğu gibi hekimlikte de emek ve emek sömürüsü tartışılması gereken bir konu, çalıştığı şehir, kasaba, köy ve hastanelerin özelliklerine göre değişmekle beraber, günlük sekiz saat çalışan bir hekimin yaş ve uzmanlığına göre aylık maaşları değişmekte.

Örneğin bir pratisyen hekim ne kadar alıyordur?

 

Ortalama brüt 4 bin 800 avro civarında aldığını söyleyebiliriz. Her alanda olduğu gibi tecrübe arttıkça maaşlar da artıyor elbette.

O zaman 4 bin 800 avro kazanan bir doktorun evli olmadığını da varsayarsak ortalama 2 bin 600 avro net aylık maaş aldığını söyleyebilir miyiz?

Kesinlikle, üstelik asgari ücretin ortalama 1.600 ile 1.800 avro olduğu göz önünde bulundurduğumuzda bu maaşın çok yüksek olmadığını görüyoruz.

Doktor arkadaşlarımın uzun saatler nöbet tuttuklarını biliyorum. Doktorlar, Almanya'da kaç saat nöbet tutuyor?

 

1990 yılından beri serbest hekim olarak çalışıyorum, dolayısıyla hastane ortamından oldukça uzaklaştım. Fakat Almanya’da fazla doktorun bulunmamasından dolayı çok uzun nöbetler tutulduğunu biliyorum. Zaten Almanya o nedenle kapılarını yurt dışından gelecek sağlıkçılara açıyor.

‘ÜLKEME GERİ DÖNEMEMENİN EZİKLİĞİNİ HEP YAŞADIM’

Türkiye’deki bazı doktorlar “Türkiye'de günde 100 hastaya bakacağıma, Almanya'da 20 hastaya bakarım” diyor. Öncelikle hastanın sanki marketteki bir eşyaymış gibi sayı olarak vurgulanmasını ben garipsiyorum. Almanya, özellikle bir bürokrasi ülkesi, hastaya bakmak mı yoksa hasta kaydının gerektirdiği bürokratik işlerle ilgilenmek mi doktorları daha çok yoruyor?

Günde 100 ya da 20 hastaya bakma tabiri elbette garip senecek bir durum. Sizin de vurguladığınız gibi Almanya bir bürokrasi ülkesi, her hasta sonrası hazırlanan Almanca tutanaklar aslında doktorların en çok zamanını alan şey. Üstelik Almanya’da, örneğin Frankfurt gibi bir şehirde, hastanede çalışıyorsanız hasta sayısı öyle tahmin edildiği kadar az değil. Üstüne bir de biraz önce bahsettiğim bürokratik işlemler geliyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, geçen günlerde Türkiye'den ayrılan doktorlara “giderlerse gitsinler” dedi. Bu bağlamda sorum şu: Siz Türkiye'den Almanya'ya gelen hekimlerin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Zor bir soru. Ben ve eşim Almanya’ya gelirken uzmanlaşarak, ülkemize ve halkımıza daha iyi hizmet etmeyi hedeflemiştik. Çeşitli sebeplerden ötürü ülkemize geri dönememenin ezikliğini hep hissetim. 1986 senesinde Türkiye’de uzmanlık sınavından sonra Çorum SSK hastanesinde iki sene çalıştım, ancak Türkiye’deki sistem ve bazı değerler konusunda uyum sağlamakta zorlandığım için Almanya’ya tekrar dönmek zorunda kaldım. Açıkcası bunun acısını hep hissettim. Almanya’ya döndükten sonra Frankfurt’ta 25 yıl,daha sonra da yedi sene yine Main Nehri kenarinda bulunan Hanau şehrindeki Türk vatandaşlarına hizmet ettim. Bu benim için teselli oldu. Böylece halkımızın vergileriyle kurulmuş ve beni yetiştirmiş üniversitelerin sahiplerine sağlık hizmeti vermiş olduğumu düşündüm.

Bundan dolayı Sayın Cumhurbaşkanı’nın “giderlerse gitsinler” sözünü doğru bulmuyorum. Ülkenin değerleri olan genç meslektaşlarımızın ellinden tutmak, onların problemlerine çare aramakla görevli olan Cumhurbaşkanı’na yakışmadığını düşünüyorum. Bu vesile ile Anesteziyoloji ve Reanimayon Prof. Dr. Ahmet Tutan hocamızın sözünü anımsatmak istiyorum; “Çocuklar paranın peşinden koşmayın, bırakın, para sizin zaten peşinizden gelecektir.” Genç hekim arkadaşlarıma da Çanakkale Savaşı’nda savaştıkları için iki sene mezun olamayan tıbbiyeli ağbeylerimizin izinden gidip, ülkemize sahip çıkmalarını öneriyorum.