COVID-19 salgınında maske kullanımı

Dünyada Covid-19 salgınının ortaya çıkışından sonra halk sağlığını koruyucu önlemlerin önemi arttı. Karantina uygulamaları, el yıkama ve genel hijyene dikkat, sık temas edilen yüzeylerin dezenfeksiyonu gibi önlemler tüm sağlık profesyonelleri tarafından dile getiriliyor. Maske kullanımı hakkında ise bugüne kadar ne yazık ki toplumun kafasını karıştıracak bir bilgi akışı oldu. Bazı uzmanlar, salgın ortaya çıkar çıkmaz, yani yeni tip Korona Virüs (SARS-COV 2) hakkındaki bilgiler henüz kısıtlıyken kameraların karşısına geçti ve maskelerin koruyucu olmadığını söyledi; hatta bir kısmı, maske kullanımının halk sağlığı üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi olmasa da halka maskeleri çıkarma çağrısı yaptı. 

Tahmin edileceği üzere herhangi bir saha çalışmasına dayanmayan ve önceki İnfluenza Virüs salgınlarından oluşturulmuş ezber bilgilere dayanan bu erken çağrılara Çin Halk Cumhuriyeti başından itibaren itiraz etse de (Çin maske kullanımını kamusal alanda şart koşuyor), bu tarz bilgi akışının önüne yakın zamana kadar geçilemedi. Ta ki son birkaç haftadır Çin Halk Cumhuriyeti’nin tezleri, gerek toplum gerekse de Batılı sağlık profesyonelleri tarafından daha çok benimsenene kadar.

Şimdi maske kullanımının gerekliliğini destekleyen görüşlere kısaca yer vermek istiyorum. Science dergisi, Çin Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) genel müdürü George Gao ile yaptığı röportajda, Batılı ülkelerde düşük oranlarda maske kullanımının yapılan en büyük hata olduğu görüşünü öne çıkardı. Bunun sebebi, hastalığın özellikle de genç yaştaki birçok kişide ya çok az belirti ile ya da belirtisiz (asemptomatik) seyrettiği, ancak bu kişilerin damlacık yoluyla etraflarındaki yüzeylere virüsü saçmaya devam ettiği yönündeki bulgulardır (super-spreaders). Dolayısıyla maskeyi sadece hasta bireyler takmalı tarzı bir görüş bu noktada geçerliliğini yitirmiş görünmektedir, çünkü kimin hasta kimin sağlıklı olduğu bir aşamadan sonra artık belirsizdir ve herkesi hasta kabul ederek maske kullanımı yaygınlaştırmak akılcı olacaktır. Bunu destekleyen bir çalışma, medRxiv isimli internet sitesinde yayınlanan epidemiyolojik çalışmada ortaya koyulmuştur, buna göre asemptomatik hastalardan diğer kişilere bulaşma oranı Singapur’da %48, Çin’de %62 oranında bulunmuştur. Yine bir video simülasyon ile, bu mikro-damlacıkların konuşma ve hatta nefes alma sırasında bile havada sirkülasyona çıktıkları, Japon bilim adamları tarafından yakın bir zamanda kamuoyu ile paylaşılmıştır.   

Dahası, Çin 18.03.2020 tarihinde xinhuanet’te Covid-19 salgınına karşı önlem çerçevesinde bir maske kullanım rehberi yayınlamış ve kamusal alanlarda kullanılan maskelerin 8 saatte bir değiştirilmesi gerektiğini söylemiştir. Bir önceki hafta tüm dünya dilleri gibi Türkçe’ye de çevirisi yapılan, hastane ve hastalık yönetim rehberinde ise, doğrudan hastalarla teması olmayan hastane personelinin dahi cerrahi maske kullanması önerilmiştir.

Birmingham Üniversitesi halk sağlığı uzmanı K.K. Cheng, Michigan Üniversitesi epidemiyoloji uzmanı A. Monto ve Hong Kong Üniversitesi epidemiyoloji uzmanı B. Cowling, ScienceMag isimli dergiye maske kullanımın koruyucu olduğuna dair görüşler bildirdi. Kalifornia Üniversitesi Mikrobiyoloji uzmanı O. Yang, LiveScince’a verdiği röportajda kalabalık ortamlarda maske kullanımının anlamlı olduğunu açıkladı. Yine Johns Hopkins’den Dr. T. Inglesby ve FDA’den Dr. S. Gottlieb kamusal alanlarda maske kullanımının salgına karşı etkili bir önlem olduğunu açıkladı. 

Bugün maske kullanımının ne ölçüde etkili olduğuna dair geniş çalışmalar kuşkusuz ki eksiktir. Ancak özellikle son haftalarda faydalı olduğu yönünde görüşler gitgide artmaktadır. Öte yandan maske kullanımı elbette tek başına değil diğer hijyenik önlemlerle beraber ele alındığında daha etkilidir. Bu sebeple acele bir şekilde, kısıtlı çalışmalara dayanarak (maske kullanımının koruyucu olmadığı yönündeki bazı görüşler 26 tıp öğrencisinin influenza virüsü ile enfekte olduğunun gösterildiği oldukça eski bir çalışmaya dayandırılmaktadır) oluşturulan görüşler, içinde bulunduğumuz kritik aşamada halk sağlığını tehdit edici özellikler taşıyabilir. Bu görüşlerle toplumun kafasını daha fazla karıştırmak yerine, Çin’in deneyimlerinden yararlanmak ve gelecekteki kapsamlı bilimsel çalışmaları beklemek daha sağlıklı olacaktır. Maske takmanın kimseye zararı yoktur, maske takmak halk sağlığını tehdit etmemektedir, ama maskeleri çıkarın çağrısı yapmanın ne anlama geldiği bugün tam olarak bilinmemektedir ve halka karşı önemli bir sorumluluğu yüklenmek anlamına gelecektir.

Bülent Boz

Nöroloji Uzmanı  

Yeni yorum ekle

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.