Dünyanın en çirkin kadını seçilen hemşirenin hikayesi

Dünyanın en çirkin kadını seçilen Mary Ann Webster'in hikayesini sizlerle paylaşıyoruz.

Güzellik ve çirkinlik kavramları geçmişten gelen bir tartışma konusudur. Felsefede de çok önemli yeri olan bu konuda, güzellik ve çirkinlik kavramlarının birçok anlamı bulunmaktadır. Bir insanda güzellik olarak neyi ölçüt alınacağına bakıldığında; maddi (fiziksel) ve manevi (ahlaki) özelliklere bakılabilir. Ama akla ilk olarak maddi güzellik yani fiziksel güzellik gelmektedir. Bu geçmişten beri böyledir. Güzel olmanın küçük dezavantajları olsa da avantajları ağır basar. Ne kadar güzelseniz toplumda o kadar kabul görürsünüz. Hayat kapıları size daha kolay açılır; hedefinize daha hızlı ulaşırsınız. Bir araştırma, en fazla ve en az çekici insanlar arasındaki ücret farkının ömür boyunca 230 bin dolara kadar tırmandığını gösteriyor. Uzmanlar güzelliğin etkisinin her yerde hissedildiğini ifade ediyor. (1)

Ancak güzellik kalıcı değildir. Yaşlılık, hastalık, kaza gibi birçok etken güzelliğinizi yitirmenize sebep olabilir. Mesela bunlardan biri de Akromegali hastalığıdır. Akromegali hastalığı, büyüme hormonunun (BH) gereğinden fazla salınması ile yavaş gelişen kronik endokrin hastalığıdır. Hastalarda artmış BH seviyesine bağlı olarak alt çene ve alında genişleme, ellerde, kulaklarda ve ayaklarda doku büyümeleri, yüzde kabalaşma, mandibular prognati, diastemalar görülür. Fenotipik bulgular dışında eklem ağrıları, diabetes mellitus, hipertansiyon, kalp ve solunum yetmezliği de belirtileri arasında yer almaktadır. (2) Günümüzde bu belirtileri gösteren hastalara tarama testleri yapılıp erken tanı konulabilmekte ve tedaviye erken başlanabilmektedir. Akromegalide cerrahi, medikal ve radyoterapi olmak üzere üç tedavi yöntemi mevcuttur. Akromegalinin başarılı tedavisi ile kemik değişiklikleri dışında çoğu semptomlarda gerileme olmaktadır. (3)

54

Fakat bundan 150 yıl önce bırakın tedaviyi, tanıyı koymak bile son derece zordu. Nitekim tarihte de bunun örneklerini görüyoruz. Hemşire Mary Ann Webster, Londra’da Plaistow'da işçi sınıfı bir ailenin sekiz çocuğundan biriydi. Büyük bir aileye sahipti fakat maddi olarak çok fazla sıkıntı yaşamaktaydılar. Bu sebeple Mary erken yaşlarda bir hastanede hemşire olarak çalışmaya başladı. En büyük hayallerinden biri de büyük ve mutlu bir aile kurmaktı. Bu hayal Mary için çok zor değildi çünkü o kadar alımlı ve güzel ki çevresinde birçok erkek vardı.  Mary seçimini yaptı ve 1903 yılında Thomas Bevan ile evlendi. Bu evlilikten 4 çocukları oldu. Thomas Bevan 1904 yılında aniden vefat edince Mary tek başına çocuklarını büyütmek zorunda kaldı. Normal koşullar altında da bu durum oldukça zor iken bir de Mary’nin şiddetli baş ağrısı ve kas ağrıları başladı. Doktor doktor gezse bile hastalığının tanısı konulamadı. Mary’de ağrılarıyla beraber yaşamaya devam etmek zorunda kaldı. Çünkü 4 çocuğu vardı ve birinin onlara bakması gerekiyordu. Fakat zaman geçtikçe Mary’de değişiklikler olmaya başladı.  Yüzü kabalaşmaya, elleri büyümeye, çenesi ve alnı genişledi. Mary başlarda çok önemsemese de gün geçtikçe bu anormallikler belirginleşiyordu. Hastalığı ilerledikçe Mary artık eskisi gibi çekici, güzel bir kadın değildi. Sokakta ve hastanede Mary’i görenler ondan korkuyorlardı. Bu durumda artık hastanede çalışamazdı. İşten çıkartıldı. Artık 4 çocuğuna nasıl bakacağını düşünmeliydi. Ama 4 çocukla beraber dul bir kadın üstüne üstlük güzelliğini bozan bir hastalığı varken iş bulması çok zordu. Nitekim her ne iş olursa olsun yapmaya hazır olsa da yüzünden dolayı kimse işe almıyordu. Hastalığından önce güzelliğine dönüp bakılırken artık ya dalga geçmek için ya da korktukları için bakıyorlardı. Mary’nin güzel olmak, eski haline dönmek, ağrılarını azaltmak gibi bir derdi yoktu artık. Tek derdi çocuklarına bakmak için bir iş bulmaktı. Bir gün dünyanın en çirkin kadını yarışması yapılacağını duydu. Bu yarışmada çirkin olarak düşünülen kadınlar podyuma çıkarılacak ve seyircilerin gülüşleri arasında en çirkin kadın seçilecekti. Bunun sonunda verilecek ödül oldukça yüksekti. Mary için önemli olan bu idi. Tereddüt etmeden katılmaya karar verdi. Yarışma günü geldi. Mary ve diğer çirkin kadınlar podyuma çıkartıldı. Seyirciler kahkahalar atıp dalga geçiyorlardı. Mary ise utanç içinde kahkahaların altında kalıyordu. Bir ara gururunu düşünüp oradan çekip gitmek istese de aklına çocukları geldi. Biraz daha sıkmalıydı dişini. Kendisini toparladı ve podyumda ayakta durmaya çalıştı. Sonunda gücü, direnişi ve anneliği çabalarının meyvesini verdi ve dünyanın en çirkin kadını oldu… Eskiden güzelliği hakkında konuşulurken artık dünyanın en çirkin kadını unvanı ile anılacaktı. İşte hayatı asıl bu noktadan sonra zorlaşacaktı. Çünkü bu yarışmaya basının ilgisi o kadar yoğundu ki; Mary’nin çirkinliğinin ünü her yerde duyulmaya başladı. Mary hakkında gazetelerde o kadar kötü ve aşağılayıcı yazılar yazılmasına rağmen Mary, tüm bunlara göğüs gerdi. Nitekim çocukları için bu durumunu gelire dönüştürecek kadar zeki ve fedakâr bir anne olduğunu gösterdi. Çirkinlik unvanı ile sirklerde iş bulmaya başladı. 1920’de ABD’de çalışmaya ve Coney Island’ın Dreamland şovuna gösteri yapması için davet edildi. Çirkinliğini ve erkeksi yönünü vurgulayan kıyafetler giyerek görünüşünü sergilemek zorunda kaldığı performanslarda yer aldı. Bu şovlarda sıra dışı özelliklere sahip başka insanlar da vardı; sakallı bir kadın, cüceler, devler ve Siyam ikizleri. Hepsi insanları güldürmek veya alışılmadık bir şey görmüş gibi hissettirmek zorunda kalan ve “ucube” olarak anılan kişilerdi. Mary ve gösteri yapan diğer kişiler için bu durumun ne kadar zor olduğunu ancak tahmin edebiliriz. Nitekim Mary her günün sonunda çocuklarına götüreceği ekmeği düşünerek her şeyi görmezden geldi ve bu işi yıllarca yaptı. 26 Aralık 1933 tarihinde 59 yaşında hem anneliğini hem işini hem de dünyanın en çirkin kadını unvanını geride bırakarak hayata gözlerini yumdu. Ölmeden önce çocuklarından onu İngiltere’de, doğduğu yerde gömmelerini istedi. Çocukları bu isteğini yerine getirdiler. Mary çocuklarına rahat, fırsatlarla dolu, güzel bir hayat bıraktı. Çocukları onu güzel bir kadın olarak görmeseler de hayatları boyunca gururla hatırlayacakları fedakâr, cesur bir anne olarak kalplerinde yaşattılar…

 

 

Hemşire İrem ÖZCAN

 

KAYNAKÇA:

  1. Robson, D. (2015). The Surprising Downsides Of Being Drop Dead Gorgeous: https://www.bbc.com/future/article/20150213-the-downsides-of-being-beautiful
  2. Köse, T.E., Karabaş, H., Hatipoğlu, E., Erdem, T.E., Özcan, İ. (2013). Akromegali: olgu bildirimi. Acta Odontologica Turcica Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Resmi Yayını, 30(1), 33.
  3. Uçan, B., Demirci, T. (2019). Akromegali. Journal Of Health Sciences And Medicine. 2(2), 65