Grip mi oldum yoksa Covid mi?

Sonbaharın gelmesi,  havaların soğuması  ve okulların açılması ile birlikte toplu yaşam alanlarında daha fazla zaman geçirmeye , daha kalabalık ve kapalı ortamlarda kalmaya başladık. Bu durum da  gerek çocuk, gerek yetişkinlerden soğuk algınlığı tarzında şikayetlerin artmasına neden oldu.  Özellikle okulların açıldığı ilk haftalarda çocuk hastalarımızın sayısında hissedilir derecede artış oldu. Uzun bir süredir evlerde izole olan çocuklar okullarının açılması ile birlikte tekrar sınıflarına, arkadaşlarına kavuştular. Doğal olarak da artan sosyal  etkileşim nedeniyle  hastalık yapan mikroorganizmaların  bulaşma imkanı da artmış oldu.

Tüm dünyada etkisini gösteren covid-19  pandemisinin neredeyse ikinci kış dönemine giriyoruz. Covid- 19 pandemisi ile mücadele ederken almış olduğumuz tedbirler ve uygulamalar sayesinde geçtiğimiz yıl diğer üst solunum yolu infeksiyonlarına yol açan etkenlere ve özellikle de grip virüsüne karşı da korunmuş olduk. Maske kullanımına dikkat edilmesi, hijyen kurallarına daha sıkı uymamız bu virusler açısından daha rahat bir yıl geçirmemize neden oldu, daha az hastalandık. Bu yıl ise geçtiğimiz yıldan farklı olarak  tüm eğitim öğretim kurumlarında  yüz yüze eğitime geçildi. Kısıtlama tedbirleri azaltıldı  ve toplumsal hareketlilik arttı. Bu durumda kişisel korunma yöntemlerine uyumumuz daha da önem kazanmış oldu.

Halk arasında üst solunum yolları şikayetleri ile ortaya çıkan durumların hepsinin  grip hastalığı olarak adlandırıldığını görürüz. Aslında grip yalnızca İnfluenza virusu ile oluşan hastalığı tarifleyen bir isimlendirmedir.  Üst  solunum yolları şikayetlerine neden olan çok fazla viral etken bulunmaktadır. Artık Covid-19 da bu ektenler arasına girmiştir. Özellikle soğuk algınlığı olarak adlandırdığımız tablo rhinovirusler, rsv, (respiratuar sinsityal virus),ekovirüsler, coxsacievirüsler, adenovirüsler gibi bir çok etkenle oluşturulabilir. Soğuk algınlığında semptomlar spesifik değildir. 24-72 saatlik kuluçk süresinden sonra belirtiler ani  başlar. Burun yada boğazda yanma, hapşırma,burun akıntısı, burun tıkanıklığı, kırgınlık görülür. Öksürük genellikle hafiftir. Ateş çok fazla yoktur.  Grip olarak adlandırılan hastalığın etkeni ise İnfluenza viruslarıdır. A,B,C olmak üzere üç tipi mevcuttur. Bu virus da yine 48 saatlik bir kuluçka süresinden sonra vücutta benzer semptomlara yol açmaktadır. Burada ateş daha fazla görülür. Aniden başlayan titreme ile 39-39,5 arası ateşe yol açabilir. Bitkinlik daha fazladır. Özellikle sırt ve bacaklarda yaygın ağrılar ortaya çıkar. Baş ağrısı, tırmalayıcı boğaz ağrısı, göğüste yanma hissi ve öksürük görülebilen bulgulardandır. Bu bulgular birkaç günde iyileşebileceği gibi özellikle güçsüzlük, yorgunluk, terleme haftalarca sürebilir.  Özellikle enfeksiyonlara karşı riskli bağışıklık sistemi yetmezliği olanlarda, yaşlılar, düşkünlerde, ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Zatürre, bronşit, orta kulak iltihabı  gibi ikincil enfeksiyonları gelişebilir. Grip mevsimsel özellik göstermektedir. Ekim-Kasım ve Mart-Nisan aylarında artış gösterir.

Covid-19 da üst solunum yolu şikayetleri  ile başlayabilmektedir. Aynı şekilde hastalarda boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, burun akıntısı, ateş, öksürük, baş ağrısı, yaygın kas eklem ağrıları, nadir olarak da ishal, karın ağrısı gibi spesifik olmayan şikayetlerle ortaya çıkabilmektedir. Tek ayırıcı özellik ise tat ve koku kaybının olması diyebiliriz. Ancak tat ve koku kaybı tüm covid-19 hastalarında görülmemektedir. Tüm bu şikayetlerin hiç biri olmadan da Covid-19 ile enfekte olma ihtimali  mevcuttur. Tamamen asemptomatik olarak da seyredebilmektedir.  Görüldüğü üzere yalnız şikayetlerimize bakarak Covid mi grip mi olduğumuzu tam olarak tespit etmek mümkün değildir. Bu nedenledir ki  solunum yolu şikayetleri ile başvuran kişilerin özellikle covid-19 açısından teşhisi ancak virus partiküllerinin moleküler  testler (PCR)  vasıtası ile gösterilmesi  sonucunda konulabilir.  Aynı şekilde İnfluenza tanısı da yine virüsün  kendine ait laboratuar testi  ile konulmaktadır. Şu unutulmamalıdır ki solunum yolu hastalıklarına neden olan viruslerin bulaşma şekli benzerdir. Hasta olmuş kişilerin hapşırma, öksürme gibi durumlarla havaya saçılan partiküllerin solunum yollarına girmesi ile bulaş oluşur. Kirli ellerle de bulaşma gerçekleşebilir. Özellikle kalabalık ortamlarda çok kolay yayılım imkanı  bulur.  Covid-19 dan korunma için aldığımız tüm önlemler bizi, diğer solunum yolu enfeksiyonlarına karşı da koruyacaktır. Bu yıl özellikle kişisel koruma tedbirlerine uyumumuz daha da önem kazanmaktadır. Bulaşıcı hastalıklardan korunmada en önemli silahımızın aşılar olduğunu da unutmamak gerekir. Elimizde covid -19 a etkili aşılarımız mevcuttur ve tüm ülkede uygulanmaktadır. Normal toplumsal hayata dönebilmemiz, en az kayıp ve hasarla bu pandemiden çıkabilmemiz için covid-19 aşılarımızı olmamız, aşılarımız eksik ise Sağlık Bakanlığının algoritmalarına göre tamamlamalıyız. Hem kişisel hem de toplumsal bağışıklığı sağlamak için bu çok önemlidir.

Covid-19 gibi Grip hastalığının aşısı mevcuttur. Bu aşı her yıl grip mevsimi başlamadan en sık ekim ayı içinde (daha sonraki aylar da yapılabilir)uygulaması önerilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü aşılanmayı gebeliğin herhangi bir aşamasındaki hamilelere, 6 ay – 5 yaş arası çocuklara, 65 yaş ve üzeri yetişkinlere, kronik sağlık sorunları olanlara, sağlık çalışanlarına her yıl aşılamayı önermektedir. Aşılama dışında bazı korunma yöntemleri uygulamak da önemlidir. Hasta olan kişilerle yakın temas etmemek, hapşurup, öksürürken ağzımızı, burnumuzu bir mendil veya dirseğimizin iç kısmıyla kapalı tutmamız, ellerimizi sık, sık sabun ve su ile yıkamamız, bu imkan yoksa el dezenfektanı kullanma, kapalı ortamları sık sık havalandırma gibi kişisel hijyen önlemlerini saymak mümkündür. Dengeli ve sağlıklı beslenme, düzenli spor yapma da bağışıklık sistemimizin güçlü olmasında etkili faktörler olduğunu da unutmamalıyız.

Kişisel koruyucu önlemlere uyarak, aşılarımızı  yaptırarak , hep birlikte sağlıkla geçirilen zamanlara.