Hastanelerde maaş-çalışma barışı krizi kapıda

.

Sağlık çalışanları, pandemi nedeniyle yapılan düzenleme ile en son mayıs ayı olmak kaydıyla döner sermaye ek ödemelerini, hastanelerde Covid-19 hastası bakımı dışında bir faaliyet olmamasına rağmen pandemide aldıkları ya da almadıkları göreve göre sabit ve makul bir değer üzerinden aldılar. Pandemide aktif görev alanlar ek ve makul bir fark alırken görev almayanlar eski ücretlerini almış oldular. Hemşireler ise pandemide göreve bakılmaksızın sabit ek fark alırken, diğer personele de ek ödemeler yapıldı. Uygulamada yerel bazı sorunlar çıkmış olmasına rağmen sağlık personeli bu sürede canını ortaya koyarak fedakârca verdiği hizmetin böyle de takdir edilmesinden büyük memnuniyet duydu ancak durum 31 Mayıs itibarı ile sona erdi. Pandemi azalmış olmakla birlikte bitmedi. Sağlık Sistemimiz üzerinde hissedilir baskısı devam ediyor ve hastaneler pandemi baskısı altında olağan çalışma düzenine kapasitelerinin 1/3’ü düzeyinde devam edebiliyorlar. Hastanelerin çok büyük bir kısmı Covid-19 hasta bakımını sürdürürken olağan hizmetleri vermeye çalışıyor. Sağlık Çalışanları mayıs ayında pandemi nedeniyle düzenlenmiş makul düzeydeki ek ödemesini haziran ayında aldılar. Şimdi temmuz ayındayız ve haziran ayının ek ödemesi bu ay alınacak. Ortada yeni bir düzenleme olmadığı için ek ödemeler, eski performans düzenlemesine göre alınacak demektir. Bunun pratik anlamı, önümüzdeki birkaç gün içinde yeni bir düzenleme yapılmazsa toplam aylık olağan ücretler belirgin düşürülmüş olacak. Pandeminin ortasında hastanelerin çalışma başında yaratacağı bozulmaları, huzursuzlukları ve sıkıntıları şimdiden görüp tedbir almak çok önemli.

Koronavirüs vesilesi ile kamuoyunda sağlıkta performans olarak bilinen, artık toplum sağlığının önünü tıkayan çalışma ve ücretlendirme sisteminin tartışmaya açılmasının zamanının geldiği aşikardır.

SAĞLIKTA PERFORMANS UYGULAMASI VE SONUÇLARI

Burada performans sisteminde başat aktör ve her türlü sonucundan doğrudan etkilenen sağlık çalışanı hekim olduğu için sistem, yukarıda bahsedilen konuyu ilgilendirdiği kadarıyla hekimler üzerinden anlatılacaktır. Sistem 2004 yılından itibaren Sağlıkta Dönüşüm’ün en temel uygulaması olarak yürürlüğü girmiş olup zaman içinde bazı değişiklikler olmuşsa da esası aynı kalmıştır.

ÜCRETLENDİRME NASIL OLUYOR?

Kamuoyunda çok bilinmeyebilir. Hekimlerin aylık ücretleri iki kısımdan oluşur. Birinci kısım oluşturan pay, devlet memuru oldukları için kıdemlerine göre aldıkları maaş ödemesi ki bu toplam ücretin küçük bir kısmını oluşturur. Diğeri ise bu sistemde her hastane bağımsız gelir temin eden bir ünite olduğundan ki buna döner sermaye gelirleri denir, gelirlerinin bir kısmını sürekli değiştirilen döner sermaye yönetmeliklere göre çalışanlarına döner sermaye ek ödemesi adı altında dağıtır. Hekim bu geliri her yaptığı işlemden, baktığı hastadan tek tek aldığı puanlar üzerinden, başka faktörlerin de devreye girdiği bir hesaplama ile alır. Bu hesaplamaları bilmek ve takip etmek mümkün olmadığı için bilinçli olarak oluşturulmuş şeffaf olmayan bir hesaplama sistemi vardır. Ancak şu temel gerçek değişmez, bir hekim bir günde poliklinikte 100-150 hasta yerine 50 hasta bakarsa döner sermaye ek ödemesi belirgin olarak düşer. Döner sermaye ek ödemesi iki parçadan ulaşacak şekilde ödenir. Birinci ve küçük olan pay hekimin yaptığı işten bağımsız olarak ödenen paydır diğeri ve büyük olan pay ise tamamen yukarıda belirtilen şekilde, kişisel faaliyetten elde edilen puanlardan gelir. Bu pay toplam gelirin hekim, branş ve hastaneye göre değişmek üzere %40-60’ına tekabül eder. Döner sermayeden elde edilen gelirin ister sabit ister değişken kısmından olsun emeklilik maaşının oluşumuna bir katkısı olmaz. Hekim izinli veya raporlu olduğu günlerde değişken ek ödemeden yararlanamaz. Bu nedenle son birkaç yıl önce yapılın düzenleme ile yılda iki kez ayrı ayrı olmak kaydıyla 5 gün izin yaptığında bu ödemesi kesilmez. Bu nedenle hekimlerin ücretli izin kullanma hakkı pratik olarak bununla sınırlandırılmış olmaktadır.

AŞIRI ÇALIŞMA, HEKİME GÜVENSİZLİK VE ŞİDDET

Günde 100-150 hasta bakarak ya da buna uygun sayıda ameliyat yapan hekim, hastasına 1-2 dakika ancak ayırabilir ve hasta da haklı olduğunu düşünerek kendisine 1-2 dakikada bakan hekime güvenmez, cesareti varsa da sinirlenir. Şiddet burada ortaya çıkar. Hasta hekimi suçlu görür, hekim de hastayı. Hangi yasal düzenlemeyi yapacak olursanız olun mevcut ücretlendirme sistemi ile ortaya çıkan daha çok hasta bakma sistemi değişmeden karşılıklı mağduriyet ortadan kalkmaz ve ağırlaştırılmış yasalar daha da büyük ve anlamsız mağduriyetlere yol açar.

Mevcut performans sistemi sayesinde siz, OECD ülkeleri 10.000 kişi başına düşen ortalama hekim sayısının 1/3’ü ile OECD ülkelerinde yıllık kişi başı, ortalama hastaneye müracaat sayısı 6 hasta olan Türkiye’de 9 hastaya hizmet verirsiniz. Hekimlerinizi 3,5 kat daha fazla çalıştırarak, en ucuz sağlık hizmetini vermekle öğünürsünüz. Geriye ise hekimlerine güvenmeyen bir toplum, yoğun bir şiddet kalır. Yönetenler olarak bu çalışma ortamında karşı karşıya gelen hekim ve hastaları mahkemelerle sorunlarını çözmeye mecbur bırakırsınız. Daha da ileri giderek, günde 100-150 hastaya bakma meşruiyetini tartışılmaz yapıp buna itiraz etmek isteyenlerin üzerine de mevcut çalışma ortamında hastaların her türlü şikayetlerini hiç geciktirmeden, çalışma ortamını düzeltmek yerine, işleme koyup bunları hekimleri sindirmek için vatandaş sopası halinde kullanırsınız. Şiddetin vatandaş sopası olarak sistemin bir yönetim enstrümanı haline geldiğini görürüz.

PANDEMİ BİZİ GERÇEKLERLE YÜZLEŞTİRDİ: SAĞLIK BİR KAMU HİZMETİDİR

Dünya örneklerinde de apaçık ortaya çıktı ki sağlık parayla alınıp satılacak bir meta değildir. Sağlıkta özelleştirmeyi, hizmetleri piyasalaştırmayı derinlemesine uygulayan Batı ülkeleri bunu vatandaşlarının canıyla ödedikleri gibi ağır üretim kayıplarının oraya çıkardığı devasa sorunlarla da boğuşmak zorunda kaldılar. Sağlık bir kamu hizmetidir ve piyasaların insafına terk edilemez. Bunu bütün dünya ve hepimiz kan bedeliyle öğrendik. 

Pandemi hala devam ediyor ve yukarıda da kısmen ortaya çıkardığı sorunları ortaya koyduğumuz bir tür hizmetin piyasalaştırılması olan sağlıkta performans uygulamasının yaratığı sorunlardan kurtulmanın zamanı gelmiştir. Pandemi yukarıda bir kısmını anlatabildiğimiz sürecin sonunun gelmesini sadece hızlandırmıştır. Zaten sistem dayanılmaz güven ve artan şiddet sarmalıyla alarm vermekteydi. Ekonomik kriz de derinleştikçe sistemin sürdürülemezliğini her gün daha açık bir şekilde ortaya koyuyordu.

PANDEMİ EK ÖDEMELERİNE DEVAM KRİZİ ÖNLER

Şimdi önümüzde temmuz ayı maaş ödemeleri sorunu durmaktadır. Zaten ölmüş olan bir sistemle hekimlerin ücretlerini düşürmeye kalkmak, çalışma barışını ortadan kaldıracağı gibi, devam eden pandemi mücadelesine de zarar verecektir. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir. Yetkilileri buradan uyarıyoruz. Toplumun birliğe çok ihtiyacı olduğu ve Sağlıkçıların canlarını ortaya koyarak salgınla uğraştığı günlerde durduk yerde yeni sorun çıkarmanın izahı olamaz. Tedbir almak mümkündür. Kısa vadeli çare, mart ve mayıs arasında yapılan ücretlendirme uygulamasının, uygulama sırasında çıkan sorunları gideren yeni düzenlemeler sonrası, süresini uzatmaktır.

SAĞLIKTA PERFORMANS: ŞİMDİ DEĞİŞİM ZAMANI

Acil çözümü yukarıdaki gibi sağladıktan sonra, artık geçmiş günlerde 100-150 hasta bakılan çalışma ortamlarına çok sayıda nedenle dönülemeyeceği için sağlık hizmetinin bir kamu hizmeti olduğu gerçeğinden hareketle, geniş çaplı düzenlemeleri tartışmaya açmanın zamanıdır. Bu konuyu bizim bakış açımızdan daha sonraki yazılarımızda uzun uzun ele alıp önerilerimizi sunacağız.

Etiketler
hastanelerde maaş çalışma krizi