TTB Merkez Konseyi açıklama yapmalıdır

Türk Tabipleri Birliği’nin değerli adı, eğer bu haber gerçekse, bu şekilde eylemlerle asla yan yana anılmamalıdır. Aksi takdirde gelinecek noktada 67 yıllık koskoca Türk Tabipleri Birliği’nin hiçbir saygınlığı kalmayacaktır.

Terör örgütü PKK'nın Avrupa'daki uzantılarından biri olduğu ve PKK'nın akademisyen yapılanması olduğu iddia edilen Kurd-Akad Derneği tarafından düzenlenen 'Kürt Doktorlar ve Müttefik Meslekler Konferansı' konulu konferansa, TTB'nin Merkez Konsey üyesi bir doktor’un da katılacağı iddiası görsel basında sık olarak haber yapılmıştır.

Bu durum umarım yalandır, iftiradır ve gerçekleşmez. Aksi takdirde TTB’nin başındaki tertemiz Türk adına ve TTB’nin temsil ettiği Türk hekimleri üzerine asla hak etmedikleri çirkin bir sıfat bırakacaktır.

TTB meslek örgütüdür ve sadece bu çizgide kalmalıdır, Çünkü 160.000 hekim, TTB’e meslek bağı ile bağlıdır. Meslek dışı siyasi veya politik olaylar, hele de izlenebilecek bölücü çizgiler asla hiçbir Türk hekiminin tasvip edeceği bir durum değildir.

TTB MK üyelerinden birisi için yapılan bu haberdeki iddia, umarız ki gerçek değildir ve umuyoruz ki TTB yönetimi bu konuda gerçekleri kamuoyuna anlatacaktır. Böylece Türk hekimleri de bu iddianın asılsız çıkmasından son derece mutlu olacaklardır. Ulusal bütünlüğümüzü muhafaza edecek bu adımı TTB’den bekliyoruz.

Aslında ne güzel olur, TTB MK başkanı çıksa dese ki  “O ne biçim laf? Tabii ki biz de Türk hekimlerinin bir ferdiyiz ve devletimize bağlıyız, bayrağımız ve ülkemiz ile gurur duyuyoruz. Terör örgütleriyle asla işimiz olmaz, bize inanın.”

Ne güzel olur değil mi? İnşallah olur.

İşte o zaman TTB’nin, tüzüğünde yazdığı gibi, her durumda devletimizin menfaatini koruma görevini yerine getirdiğine inanılır, Yani adında Türk ibaresi bulunduğu için 160.000 hekimin de bundan onur ve gurur duyduğu TTB’nin, devlete muhalif oluşumların karşısında olma görevini liyakatle yerine getireceğine inanılır, bu şekilde tasvip edemeyeceğimiz iddialarla dolu haberlere de asla itibar edilmez.

Ama bunun için önce TTB MK yönetimi, ulusal bütünlüğümüzü koruduğunu dile getiren bu önemli ve gerekli adımı atmalıdır. Kendini doğru anlatmalı ve tüm hekimleri doğru yolda olduğuna inandırmalıdır.

Bu gün Türkiye’de 160.000 civarında hekim varken bunun ancak 80.000 civarında bir sayısı TTB’ye kayıtlıdır. Bu kayıtlı 80.000’in de % 90’ı yani yaklaşık 70.000’i kanunen mecbur oldukları için üyedirler. Yani mecburiyet ortadan kalksa, 160.000 hekimden sadece 10.000 civarında hekim üye olur.

Neden?

İşte 30 yıldır izlenen bu yanlış çizgi yüzünden. Türk Tabipleri Birliği’nin en büyük düşmanı, TTB’nin izlediği, yürüdüğü ve ekseriyet hekimlerin de tasvip etmediği yanlış yoldur. Bu yanlış yol ne zaman dosdoğru yol olur, o zaman 160.000 hekimin tamamı TTB’ye koşa koşa üye olur.

Gazete haberinde ve görsel medyada haber yapılan bahse konu bu iddia eğer gerçek ise TTB MK yönetiminin, bu yıkıcı yoldan dönmesini, aksi takdirde artık dönüşü olmaz bir yola girdiğini tekrar hatırlatırız. Bu yıkıcı yolun, Türk hekimlerinin 67 yıl önce tek çatısı niteliğinde ve büyük ümitlerle kurulmuş olan TTB kurumunu yerle yeksan edeceğini ne yazık ki öngördüğümüzü bir kez daha belirtiyor, Türk hekimlerinin bir ferdi olarak da ikaz ediyoruz.

 

 

UZM. DR. ALİ COŞKUN

ORDU TABİP ODASI BAŞKANI

 

Etiketler
TTB
Ordu Tabip Odası Başkanı