Salgına karşı mücadelede dijital yöntemler devrede

Coronavirüse karşı mücadelede ilk Çin’de uygulanan daha sonra diğer Asya ülkeleri ve Avrupa tarafından da benimsenen dijital yöntemler Türkiye’de de devreye sokuluyor. Sağlık Bakanı Koca ‘Hayat Eve Sığar’ adlı bir cep telefonu uygulaması geliştirildiğini bildirdi

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, COVID-19’a karşı savaşımda Türkiye’nin de artık akıllı telefonlardan yararlanacağını açıkladı. Kovid19 vakalarının tespit ve takip edilebilmesi için “Hayat Eve Sığar” adlı bir cep telefonu uygulaması geliştirildiğini bildirdi. Bakan önümüzdeki günlerde kamuoyuna ayrıntılarıyla açıklanacağını ve birkaç gün sonra da devreye girmesinin hedeflendiğini söyledi. Modelin Türkiye’nin ihtiyacına karşılık vermesi bekleniyor. Türkiye’de de dijital olanakların devreye girmesi çok önemli bir gelişmedir. Devlet-Millet işbirliğinde, Doğu Asya ülkelerinin kanıtladığı üzere, virüse karşı sağlık cephesindeki mücadelede - aşı bulunana kadar - hayatın kademeli olarak normalleşmesi için, birbirini tamamlayan 5 boyutlu bir plan kaçınılmaz olarak beliriyor: bütün boyutlarıyla teyakkuzda kalma zorunluluğu

(a), sağlık hizmetlerinde ivedilikle kapasitelerin yükseltilmesi

(b), testlerin azami yaygınlığı

(c), maske takma zorunluluğu

(d) ve dijital teknolojinin devreye girmesi

(e). En başta Çin olmak üzere, Doğu Asya ülkeleri günümüzde bütün dünyanın bildiği önlemleri almanın da ötesinde, dijital teknolojiden azami ölçüde yararlandılar. Başta Çin olmak üzere, yapay zekâ ve akıllı telefon alanlarında (5G), Batı ülkelerinden çok daha ileride olan bu ülkeler, salgının yayılmasını dizginlemeyi teknolojileri sayesinde de başardılar. Birçok gelişmede olduğu gibi, Türkiye’de COVID-19 konusunda bu (teknik) olguları ilk Aydınlık gördü ve paylaştı

1). Bu savaşımda dijital teknolojinin belirleyici katkılarını Çin’de yaşayan dostlarımız da telefon görüşmelerimizde teyit ettiler. Son olarak Science Dergisi, 31 Mart günü Oxford Üniversitesi’nden dijital teknolojinin temas takibindeki belirleyici katkılarını özetleyen bilim insanlarının bulgularını yayımladı. Makale, dünya çapında geniş yankı uyandırdı

(2). Dijital olanakları salgın nedeniyle fark eden ülkeler (İsrail, Almanya, Avusturya, Hindistan, ABD, İrlanda, İngiltere vs.) yaşanan bu olağanüstü süreçte, ivedilikle kendi millî modellerini geliştirmeye başladılar.

MERKEL HÜKÜMETİ’NDEN ABD ÖNLEMİ

Berlin’de haftalardır süren ve nisan ortası devreye gireceği açıklanan, Avrupa için kolektif bir akıllı telefon uygulaması ise özellikleriyle dikkat çekiyor

(3). Almanya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Fransa, İspanya, İsviçre ve İtalya’dan 130 bilim insanın hazırladığı bu yeni uygulamayı olabildiğince çok ülkenin kullanması amaçlanıyor. Özellikle Merkel Hükümeti, “ne kadar çok ülke kullanırsa, o kadar yararlı olacak” görüşünde. Geçici olarak, sadece COVID-19 salgınına karşı tasarlanan bu uygulamanın Çin’de var olan ve ABD’de hazırlıkları devam eden akıllı telefon uygulamaları ile uyumlu olması planlanıyor. Uygulamanın altyapı çalışmalarında Almanya-ABD gerginliği de yaşandı. CIA tarafından da finanse edilen ABD firması “Palantir” sürece katkıda bulunmak istedi. Ancak NSA Dinleme Skandalı’ndan mustarip Merkel Hükümeti, “Ne büyük veri analizleri hizmeti sunan Palantir şirketinin başvurusunu, ne de Google’in ortak çalışma isteğini kabul etti.” Bu şirketlerle akıllı telefon uygulamasında ortak çalışma olmayacağını bizzat Almanya İçişleri Bakanlığı Basın Sözcüsü yaptı (3 Nisan 2020). Yine Aydınlık’ın sorusu üzerine, “Avrupa için hazırlanan uygulamaya NSA veya başka bir üçüncü oluşumların gizlice sızması ve bilgiler toplaması mümkün değildir” yanıtını bizzat uygulamayı hazırlayan ekip verdi (Aydınlık, 2 Nisan 2020). Berlin’de hazırlanan uygulamanın özellikleri nedeniyle, Avrupa dışından da, büyük devletlerden dahi, taleplerin olduğunu biliyoruz. Aydınlık’ta yayımlanan 2 Nisan tarihli yazımızda vurguladığımız gibi, konunun güvenlik boyutu incelendikten sonra, Türkiye de bu uygulamanın özelliklerini değerlendirebilir, eğer güvenlik kaygıları nedeniyle doğrudan bu kolektif uygulamayı değil de, kendi millî, bağımsız uygulamamızı tasarlayıp kullanmak istiyorsak (4).

BLUETOOTH FARK YARATIYOR

Bu model Singapur modelinden esinlendi; daha çok var olan Asya uygulamalarının bir sentezidir. Akıllı telefonlar ve bileğinize takabileceğiniz dijital saatlerdeki Bluetooth sinyalleri sayesinde tespit edilen Covid19 taşıyıcılarının izi sürülüyor, temas takibi yapılıyor. Taşıyıcının 14 günlük kuluçka döneminin de ötesinde son 21 günde kimlerle temas ettiği (ev, işyeri, toplu taşıma vb.) Bluetooth aracılığıyla tespit ediliyor. Sisteme kaydolmak ücretsizdir. Uygulamanın telefonlara yüklenmesi gönüllülük esasına dayanıyor. Her kullanıcının numarası geri planda 30 saniyede bir otomatik olarak güncellenerek, kullanıcıların anonim kalması sağlanıyor. Taşıyıcı ve temasları bilgilendiriliyor. Sağlık birimleri derhal testleri yapmak amacıyla devreye giriyor. Veriler güvenlik nedeniyle derhal siliniyor. Taşıyıcının temaslarına ise, “Test yaptır, 14 gün karantinaya gir” mesajı gönderiliyor ve tek tek takip ediliyor. Oxford Üniversitesi’nde yapılan araştırmaya göre, toplumun yüzde 60’ı eğer bu uygulamayı kullanırsa, salgına karşı savaşımda önemli başarılar elde ediliyor. Ne kadar çok insan bu uygulamayı kullanırsa, o kadar çok güvende oluyorsunuz. Diğer ikinci katkısı ise, gereksiz devasa karantinaların önüne geçmesidir. Bakan Koca’nın açıkladığı akıllı telefon uygulaması ancak Bluetooth ile çalışır, olabildiğince çok insan tarafından kullanılırsa, Türkiye için çok yararlı olur. Bluetooth ile çalışmasının yararı ise, GPS ile karşılaştırıldığında, sadece Bluetooth’un bir binada olan iki kişinin aynı odada olup olmadığını fark etme özelliğine sahip olmasıdır. GPS sistemine göre, kişilerin sadece aynı binada olduğunu görebiliyorsunuz ama aynı odada mı, yoksa biri 2. katta, diğeri 9. katta mı, bunu GPS sinyalinden göremiyorsunuz. Bluetooth ise bu farkı görüyor. Bluetooth sayesinde, uygulamayı kullananlar iki metre yanından geçen taşıyıcı konusunda bilgilendiriliyor. Bu telefon uygulamalarındaki amaç; temas takibidir - karantinaya uyulması vb. diğer hedefler ikincildir. Şu an temas takibi, akıllı telefon uygulamasının olmadığı yerlerde, “röportaj” ile tespit ediliyor. Bu da sadece 4-5 bin vaka sayısından sonra mümkün değildir. Taşıyıcılar, son 14 günde kimlerle temasta olduğunu sağlık birimlerine bildirmek zorundalar. Dijital teknoloji sayesinde ise temas takibi otomatiğe bağlanıyor. Burada da Bluetooth, GPS’e göre büyük avantajlar sağlıyor. Hayatın kademeli olarak normale dönmesi için dijital teknolojinin devreye girmesi kaçınılmazdır.

BEYHAN YILDIRIM / BERLİN

DİPNOTLAR

1) “Çin’de Coronavirüse karşı mücadelede cep telefonlarının rolü”, Aydınlık, 23.3.2020. 2)https://science.sciencemag.org/content/early/2020/03/30/science.abb6936… ull 3) www.pepp-pt.org 4) “Salgına karşı akıllı telefon planı”, Aydınlık, 2.4.2020.

Yeni yorum ekle

Bu alanın içeriği gizlenecek, genel görünümde yer almayacaktır.

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası adresleri ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantılara dönüşür.
  • Satır ve paragraflar otomatik olarak bölünür.