Hayvan bakımevinde veteriner hekim olmak

Geçmişten günümüze insan-hayvan ilişkisi birbirini etkilemiş, değişen tüm koşullara bağlı olacak şekilde devam etmiştir. Günümüzde yerel yönetimler dahil olmak üzere bakanlıklar tarafından insanlık açısından koruyucu hekimlik amacıyla; sahipsiz, güçten düşmüş hayvanlar için ise tedavi ve rehabilitasyon amacıyla geçici hayvan bakımevleri kurulmuştur. Kurulan bu geçici hayvan bakımevleri genel çerçevede; zoonoz olan hastalıklarda koruyucu-kurtarıcı müdahalelerin yapılması, kontrolsüzce üremenin önüne geçmek adına uygun yaş aralığında hayvanların kısırlaştırılıp küpelenmesi, yavru-erişkin hayvanların iç ve dış parazit mücadelelerinin yapılması, hastalanan hayvanların tedavisinin yapılması ve sahiplendirme işlemlerini amaç edinerek çalışır. Hayvan bakımevleri, sokak hayvanlarının rehabilite edilmesini ve hayvan sağlığı kadar halk sağlığını da korumayı görev edinmiş birimlerdir. Belediyeler bu hizmetleri yasal maddelere dayanarak, kanunlara göre yürütürler.

veteriner

Geçici hayvan bakımevinde çalışan bir veteriner hekim olarak, sizlere nasıl ve ne koşullarda çalıştığımızdan bahsetmek isterim. Bizlerin, bakımevine gelen hayvanlara öncelikle uyguladığı prosedür ön muayene olup hasta ile sağlıklı hayvanı ayırmak ve sağlıklı hayvana ilk aşılamasını yapmak, hasta olanları ise tedaviye alıp tedavisi bittikten sonra  bu hayvanları bölgelerine bıraktırmak şeklindedir. Düşünülenin aksine bakımevleri hayvanların ömür boyu kalabilecekleri yerler değil, tedavileri yapılıp sağlığına kavuşan hayvanların bölgelerine tekrar bırakıldıkları yerlerdir. Peki "bir hayvanın bakımevine yolu ne şekilde düşer" derseniz... Kısaca bahsedeyim: Bize gelen hayvanların çoğu belediye araçları tarafından ihbar üzerine alınan hasta hayvanlar olup bunu sırasıyla vatandaşın kapısının önünde, sokakta baktığı hayvanı getirmesi ve en acısı, bakımevlerinin kanayan yarası, hayvan sahipleri tarafından (birçok sebep gösterilerek) bırakılmaları/terkedilmeleri ile yolları bakımevleri ile kesişen zavallı hayvanlar, zavallı çocuklarımız takip eder. Çalıştığım birimde sahipleri tarafından bakımevlerine terkedilen hayvanlar, bakımevine getirilen hayvanların toplamının maalesef ki %15-20’sine karşılık gelmekte. Terk etme sebepleri ise genellikle; bakım zorluğu, yer değiştirme-taşınma, hayvanların yaşlanması, hastalanması ve tedavi masrafları, çevrenin rahatsız olması, alerjilerinin çıkması gibi, şahsi olarak tasvip edemediğim, mantıksız bulduğum sebepler. Bu şekilde terk edilen hayvanlar, yeni yaşamlarına hemen alışıyorlar mı? Maalesef. Çoğunun psikolojisi bozuluyor, yemeden içmeden kesiliyor, saldırgan, agresif veya depresif oluyorlar.

veteriner

Gel gelelim sahiplendirme konusuna. Bu konudan, kendi gözlemlerimi ve çalıştığım kurumu baz alarak bahsetmek istiyorum. Genellikle bakımevine terkedilen hayvanın yaşı küçükse, yuva bulma şansı normale göre çok daha yüksek oluyor. Kısırlaştırma şartı koştuğumuzda oran biraz daha düşse de kısırlaştırmadan vermiyoruz. Ayrıca biz yuvalandırma konusunda biraz ısrarcı olup sosyal medyayı, iyi kalpli yardımsever hayvan severlerimizle birlikte, el birliği ile değerlendiriyoruz. Birçok kanaldan ilanlar açılıp, bakımevindeki hayvanların fotoğrafları ve videoları paylaşılıyor. Ne kadar çok paylaşım o kadar çok insan kitlesi ve yuvalanan çocuk demek. Burada çalışmaya başladığımdan beri yüzlerce hayvan yuvalandı, takiplerini elimizden geldiği kadar yapmaya çalışıyoruz ve aldığımız geri dönüşler harika. Fakat gözlemlerim çerçevesinde hayvan severlerin %80’i yavru veya ırk hayvan sahiplenmek istiyorlar. Yavruları ev kurallarına daha kolay alışacağını düşünerek, ırk hayvanları ise gösteriş ve statü olarak daha fazla tercih ediyorlar genellikle (burada hayvanları eşya veya mal olarak görmek de üzücü bir nokta). Bizler engelli birçok hayvan da yuvalandırdık fakat insanların çoğu engelsiz hayvan almaktan yana. Genellikle sebep olarak, hayvanın engelini görmeye dayanamamaları söyleniyor.

Biz önce bakımevine gelen hayvanların hastalıklarını tedavi ediyoruz, ameliyat olmaları gerekiyorsa ve bakımevinin fiziksel şartlarına göre yapabileceğimiz ameliyatlarsa (ki bu şartları zorladığımız çok oluyor) ameliyatlarını yapıyoruz, kısırlaştırıyoruz ve bütün bunlardan sonra en son yuva aramaya koyuluyoruz. Fakat genellikle popülasyonun fazla olduğu ortamlarda bulaşıcılığı yüksek olan birçok hastalığı yönetmeye çalışırken; bazı hayvan severlerin bakımevlerine olan ön yargıları ve olumsuz tutumları, özellikle sosyal medyada bilgilerin yanlış anlaşılması/yönetilmesi sonucunda oluşan sanal bilgi kirliliği, biz veteriner hekimleri yıpratmaktadır. Örnek vermem gerekirse; hayvanların ziyaret edildiği esnada kafesteki hayvanın kakasını yapması ve temizlenmesine fırsat olmadan, o sırada hayvan sever tarafından fotoğraflanıp sosyal medyada olumsuz bir şekilde paylaşılması gibi...

Yine çalıştığım yerden yola çıkarak söylemeliyim ki, gerektiği zaman bilinçli hayvan severlerle işbirliği yapıp toplanan bağışlarla kliniklere çıkardığım birçok hayvan oldu. Günde 60’a yakın hasta bakıyorum ve en az 5 tane kısırlaştırma operasyonu yapıyorum, ekstra her gün yaptığım ameliyat sayısı (kısırlaştırma harici) 2 olabiliyor. Anlayacağınız çok yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Kısırlaştırmaya ek olarak, fıtık, çene kırığı, sezaryen, ampütasyon gibi birçok ameliyatı barınakta yapıyoruz. Çene kırığı operasyonundan sonra bazı hayvanları aylarca sondayla beslediğimiz oluyor. Bu hayvanların gün gün gelişimini görmek, iyileşmesindeki her anına şahit olmak mesleğin en güzel yanıdır benim için.

Bakımevinde çalışan bir veteriner hekim olarak; sokak hayvanlarına hayvan hakları yönünden bir hak ihlali yapıldığı kanısındayım. Yaşam alanlarının daraltılması, insan üst yapı unsurlarının yaygınlaşması; yaşlanmış, tedavisi masraflı olan, hatta beklenilen eğlenceyi vermeyen hayvanların dışarı atılması, sahipsiz sokak hayvanlarının hiçbir neden yokken barınaklar, bakımevleri tarafından toplanmasının istenmesi, şiddet uygulanması, fiziksel olarak müdahale edilmesi gibi... Hayvanları Koruma Kanunu’nda hayvan haklarını güvence altına alan ayrıntılara ve yasal yaptırımlara yer verilmesine rağmen özellikle sokak hayvanları ve bakımevlerine ilişkin konularda da kanunun yetersiz kalması nedeniyle revize edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sonuçta sokak hayvanlarına karşı etik değerler onlara karşı tutum ve davranışları etkilemektedir. Ancak olumsuz etik değerlerin olumlu değerlere dönüşmesi bu hayvanlara ilişkin bilinç ve duyarlılığın artırılması ile geliştirilebilir.

Sonuç olarak; günümüzde sokak hayvanları, modern yaşam anlayışı içinde önemli bir sorun haline gelmiş olup hayvan barınaklarının mevcut koşulları ve işleyişleriyle ilgili kanun yapıcılara, belediyelere, gönüllü hayvan severlere ve veteriner hekimlere büyük sorumluluklar ve görevler düştüğü kadar, toplumun her kesimi bilinçlendirilmeli; bilinçlendirmeler için kamu spotu ve eğitim seminerleriyle farkındalık yaratılmalı, duyarlılık artırılmalıdır.

 

VETERİNER HEKİM ECE ALTIN

Etiketler
veteriner hekim
Hayvan bakımevi