İlaç-ilaç/madde geçimsizlikleri MEDULA reçete sistemine yamanmalı

.

İlaç-ilaç/madde geçimsizlikleri MEDULA reçete sistemine yamanmalı. Yani moda deyimle entegre edilmedi. Ne demek istediğimi bir oyunla anlatmaya çalışayım:
Tahterevalliyi herkes bilir, Nazım Hikmet tahterevalli için şöyle der: "Küçükken tahterevalliye binmişsinizdir. İki ucundan biri inince öbürü kalkan bu nesne yalnız tahtadan olmaz." Türk Dil Kurumu ise tahterevalli ile ilgili bir açıklama yapmış “İki ucuna birer kişi oturup karşılıklı olarak havada yükselip inerek eğlenmeyi sağlayan, ortasından bir yere dayalı tahta veya metal araç, çöğüncek.”
Çöğmek; oturacakmış gibi, daha doğrusu, alaturka tuvaleti kullanacakmış gibi konumlanmak anlamındadır. Saklanma eyleminde de hedef küçültmek için sıkça kullanılır. ‘Çöğüncek’ sözcüğü buradan gelir. Tahterevallinin /çöğünceğin iki ucunda iki kişi vardır; oyunun en zevklisi de uçlardaki kişilerin eşite yakın ağırlıkta olmalarıdır.

Şimdi tahterevalliyi sağlığı etkileyen bir madde olarak düşünelim. Uçlardan birine ‘yarar’ diğerine ‘zarar’ yükleyelim. Oyun başladı, biri galip gelecek. İşte tahterevallinin uçlarında oturan zarar ve yarardan hangisi ağır basarsa, söz konusu olan madde ona göre adlandırılır. Yani ilgili maddenin yararı zararından fazlaysa bu madde ilaç olarak kullanılabilir. Eğer zararı yararından fazlaysa bu madde ilaç değil zehirdir.
Bir maddenin ilaç olabilmesi için cinsiyet, yaş, kalıtım, bünye (metabolik yapı), iklim, ırk, besin, hedefteki hastalık dışındaki komşu hastalıklar, bağışıklık sistemi gibi daha onlarca sayılabilecek etmenler (faktörler) devrededir.
Demek ki bir maddeye ilaç diyebilmemiz için çok detaylı araştırmalar gereklidir. Bazı etmenlere yakından bakalım.

Madde Etkileşimi: Madde etkileşimleri çok önemlidir. Etkileşim deyince bir maddenin başka bir maddeyle birlikte vücuda girdiğinde beklenmeyen durumların ortaya çıkması anlaşılır. Yani iki madde ayrı ayrı ilaç olarak alındığında hiçbir sorun yaşanmazken birlikte alındıklarında geri dönüşümsüz hasarlar oluşabilir.
Kalıtım: Bazı ilaçlar kişinin aile öyküsünde var olan hastalıkların tetiklenmesine yol açabilir. Örnekse kalp çarpıntımızı gideren bazı ‘betabloker’ ilaçlar aile öykümüzde şeker hastalığı varsa diyabeti tetikleyebilir.
Besin: Birçok ilaç bazı besinlerle birlikte alındığında insanı canından bezdirebilir ya da ölümüne yol açabilir. Bu besinlerden birisi ve en çok bilineni greyfurttur.
Metabolizma: Kişinin kalıtsal ya da beslenme alışkanlığı nedeniyle kilo sorunu varken bu sorunu dengeleyecek önlem alınmaksızın tedaviye başlanması hesapta olmayan başka sorunlar yaratabilir.
Libido: Bazı ilaçlar libido (cinsel işlev) kaybına yol açabilir. Buna örnek çoktur ve bu konuda genelde hastalar bilgilendirilmez. Oysa bu konu çok önemlidir ve libido kaybının bir ölçüde önlenebileceği unutulmamalıdır. Bir yandan psikolojik sorunu gidermeye çalışırken cinsel işlev göz ardı edildiği için istenmeyen durumlarla karşılaşmak şaşırtıcı değildir.
Komşu hastalıklar: (Bu deyim bana ait. Benden önce kullanıldıysa kullanan kişiden özür dilerim). Komşu hastalık anlaşılacağı üzere aynı bedendeki birden fazla hastalığı tanımlıyor. Beliniz ağrıyor, gittiniz hekime 3-5 çeşit ilaç yazdı. Size kullandığınız şeker ilaçlarını, kalp ilaçlarını sormadı bile üstelik siz de söylemediniz. Ertesi günü dişiniz iltihaplandı, gittiniz diş hekimine, 2-3 kalem ilaç da o yazdı. Mörfi (Murphy) sokakta dolaşıyor ya düşüp kolunuzu kırdınız, 2-3 kalem ilaç daha. Bitmedi, oysa sizin karaciğeriniz de yağlıydı. Hatta bununla ilgili tedavi de görmüştünüz.
Minarenin alemi var da uzatmanın alemi yok; bu durumda ne olacak? Bu kadar ilacı yemeye devam ederseniz ayvayı da yememeniz için bir neden yok.
Sonuç:
Çoğu hekim ve eczacı ilacı verirken, neyle besleniyorsun? Sigara içer misin? Şu ilaçları kullanırken yeşil çay içer misin? Alkol alır mısın? Böbrek ya da karaciğer rahatsızlığın var mı? Kullandığın başka ilaç var mı vb. diye sormaz benim ülkemde.
O nedenle de hastalıklar iyileşmez, hasta güvenini kaybettiği için kapı kapı dolaşır. Tabii ki yanlış anlaşılmasın, daha doğrusu kimse katırın altında sıpa aramasın; buradaki kabahat en çok güdülen sağlık politikalarındadır ama hekim ve eczacılarımızın da daha dikkatli olmasını anımsatmak bir eczacı olarak görevim.
İlaç kullanımı ciddi bir iştir! İlaç lokum değildir. Öyleyse ne yapılmalı?
Günümüzde her an güncellenen (interaktif) ilaç/bilgi programları var. Tüm hekimlerin ve eczacıların bu programları kullanarak ilacı hastaya sunması sağlanmalıdır. Bu programlar, Medula reçete sistemiyle tümleştirilirse (entegre edilirse), sistem hekimi ilacı reçetelerken uyaracaktır; çünkü sistem hastanın kullanmakta olduğu ilaçları göreceğinden hekim hastanın hangi ilaçları kullanıldığını sormasına gerek kalmaksızın kar/zarar olgusunu değerlendirerek reçetesini yazar; eczacı da aynı sistemi kullanacağından, hekimin gözünden kaçan bir durum varsa hekimi yine elektronik ortamda uyarır ki böylelikle oluşabilecek hasarlar baştan engellenmiş olur.
Yazı başlığını anımsayalım: “İlaç-ilaç/madde geçimsizlikleri MEDULA reçete sistemine yamanmalı”. Bu bir öneridir ve tartışmasız yaşama geçirilmelidir.
        

 

 

Etiketler
MEDULA reçete sistemi