
Bir süredir geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamalarını Medikritik.com sitesinde anlatmaya çalışıyoruz. Daha önce toplumda çok yaygın olan bitkilerle tedavi anlamına gelen fitoterapi ile daha az yaygın olan akupunktur ve homeopati konularını işlemiştik. Aslında akademisyenlerin tartıştığı bu konular hakkında yazmak kolay değil. Çünkü bizi yetiştiren hocalarımıza karşı mahcup olmak da var serde. Bizim yaptığımız bize öğretilen bilimsel tedavi uygulamalarına yani tıbba aykırı durumları herkesin anlayabileceği yalın bir dille anlatmak. “Ben şöyleydim de şunu yaptıydım şöyle oldum da” gibisinden kahvehane kültürünü şiar edinenlerle işimiz olmaz. Varsa sağaltımla ilgili yeni buluşunuz bunun kanıtlanmasının yolları bellidir. Ki tıbbın seçeneği, alternatifi, falan feşmekanı olmaz! Nokta.
Fitoterapi, akupunktur ve homeopati konularından başka apiterapi, sülük uygulamaları, kupa uygulamaları, larva uygulaması, mezoterapi, proloterapi, osteopati, ozon uygulaması, refleksoloji, müzik terapisi gibi konuları ayrı ayrı yazmayı planlamıştım. Düşündüm ki “Tıbbın alternatifi fasa fiso olur mu?” gibisinden başlıklar okuyucuya kabak tadı verecek. Ama okuyanların affına sığınarak yeni sağaltım yanıltmacı “fonksiyonel tıp” konusunda ayrı bir yazı kaleme alacağım; yazının başlığı şöyle olacak: “Tıbbın alternatifi ‘fonksiyonel tıp’ olur mu?”
Dilerseniz yukarıda adı geçen kavramlardan bazılarına kısaca değinelim:
Apiterapi:
Arı ve arı ürünlerinin ilaç niyetine(!) kullanılmasına apiterapi deniyor. Bal, polen, propolis, arı zehiri ve arı sütü, yara ve yanık tedavisinden tutun da MS, ALS, parkinson hastalıklarında, ankilozan spondilit gibi romatizmal rahatsızlıklarda, miyalji, fibromyalji, artralji, nevralji gibi ağrılı durumlarda tedavi ediciymiş. Para kazanmanın pompalı reklamları bunlar!
Sülük uygulamaları:
Sülük adı verilen bataklık hayvanları kullanılarak yapılan sözde bir tedavi yöntemidir. Tedavide sülüğün vücutta bulunan durağan kanı boşaltmasının yanı sıra sülüğün salyasında bulunan 106 değişik enzim sayesinde şifa sağladığı savlanır. Mademki bu enzimler vücut dengesini sağlıyorsa, ağrı dindiriyorsa, varisi tedavi ediyorsa neden bu etkileri yapan maddeler sentezlenip ilaç haline getirilmiyor? Bazı olumlu sonuçların alınması, sülüğün doğrudan kan emmesine izin verilmesi için yeterli bir neden mi? Uygulamanın, Covid-19 döneminde ne kadar riskli olduğu görülmüş olmalı. Ya sülükten bugüne kadar hiç karşılaşılmayan bulaşıcı ve öldürücü virüs bulaşırsa?
Kupa uygulamaları:
Alternatif bir tedavi metodu olarak dayatılan kupa çekme işleminin birçok hastalıkta asıl tedaviye destek olduğu, genel fiziksel ve psikolojik iyi olma haline yardım ettiği savlanır. Fakat üç bin yıllık geçmişi olan bu uygulamanın yaygın olarak ehil ellerde yapılmaması anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü matah bir şey olsaydı, tıp uygulamayı kapsama alanına alırdı. (Parasal kaygılarla kupa çekmeyi abartanlar iş başında.)
Müzik terapisi:
Sağlık Bakanlığı’nın resmi internet sitesinde bu yöntemle ilgili bir yazı var; ilginç bir yazı. İlginçliği şurada: Yahu her şeye değindiniz de kardeşim, hangi müzik? Arabesk mi, Tibet müziği mi, Kızılderili müziği mi, Çin müziği mi, Türk müziği mi? Müzik zaten “ruhun gıdası” olarak adlandırılır. İyi müzik nedir sorusunun karşılığı nedir? Bütün mesele bu soruya verilen yanıtta saklı olmalı. Ya da fasa fiso! Neden fasa fiso? Siz beni arabeskle tedavi etmeye kalkarsanız var olan yarım aklımı da bozuk para gibi harcamış olursunuz. Siz siz olun hangi tür müzik sizi rahatlatıyor, bir nevi beyninizin şırıl şırıl bir su ile yıkanmış gibi duyumsatıyorsa o müziği dinleyin. Ağlatan müzik müzik değil ağıttır. Ağıta da ihtiyaç var ama hüzünlüyken hüznünüze hüzün katar ki bu istenmeyen bir durumdur. Hele sürekli dinliyorsanız! Belki sızlanıp ağlayamıyorsanız iki tek atınca ağıt boşalmanızı sağlayabilir.
Larva uygulaması:
Prof. Dr. Selçuk Baktıroğlu larva uygulaması hakkında abartılı bilgiler veriyor. Bunun yanında gösterdiği kaynaklarda dile getirilen çekinceli görüşlere hiç değinmemiş.
http://www.yeditepehastanesi.com.tr/kronik-yara-tedavisinde-larva-kullanimi
Hocamızın yazısından bir alıntı:
“Cerrahi debridmanın (yara temizliğinin) yapılamadığı, yapılmasının uygun olmadığı veya sağlıklı dokulara zarar vermeden, hızlı ve ince bir debridman için ‘larva tedavisi’ bilinen, uygun, kabul görmüş bir bilimsel tedavi metodudur. Larva tedavisi… Aslında yüzyıllarca kullanılmış, unutulmuş bir tedavi şeklidir. Son yıllarda… Fark edilerek yara ile ilgilenen kişilerce daha yoğun şekilde kullanılmaya başlanmıştır.”
Şimdi de sayın Baktıroğlu’nun kaynakça olarak gösterdiği bildirilerden birisinden küçük bir alıntı yapalım:
“…Şu anda larva kullanımı ile ilgili ulusal kılavuzlar bulunmamaktadır. Günümüzde randomize (kontrollü çalışma) kaynaklı ampirik (deneysel) kanıtlar son derece eksiktir, çünkü hastaları larva kullanımına yönlendirmek zordur ve istatistiksel olarak anlamlı sonuçlar elde etmek için yeterli sayıda hastanın tedaviye alınmasında zorluklar olabilir.”
https://www.wounds-uk.com/resources/details/the-role-of-larval-debridement-therapy-in-the-management-of-lower-limb-wounds
Ya arkadaş, fark yaratmak istiyorsan bilimi ıskalama ve çarpıtma! Okurlarıma da bir diyeceğim var; lütfen aklınızı kiraya vermeyin!