Ceyhun Balcı

Yazarın Yazıları

Hekim olarak kuşkusuz işimizi yapmak, sağlığa odaklanmak önceliğimiz. Bunu yaparken toplumsal olaylara yaklaşmak, sağlığın ekonomi politiğine odaklanmak da olası. Bu yaklaşımın öğretici olduğunu da eklemeliyim.

Cumhuriyet’in ekonomiyle, hukukla, kadınla, eğitimle, bilimle ve başka pek çok başlıkla ilişkisi üzerine çok şey söylenmiştir, yazılmıştır.

Sağlıkla ilişkisi üzerine bir dağarcığın olmayışı ya da olsa bile yeterince dolu olmayışı önemli eksikliktir. Bir hekim olarak bu eksikliğin giderilmesine okuyacağınız yazıyla alçak gönüllü katkıda bulunabilmiş olmak içtenlikli dileğimdir.

Bu yazı kaleme alınırken basına aşılama hızında bugüne dek erişilmemiş eşiklerin aşıldığı haberleri yansımaktaydı. Kuşkusuz sevindirici ve olumludur bu haberler. Ama, gevşeme ve yalancı iyimserlik de bir o kadar tehlikelidir içinde bulunduğumuz salgın sürecinde.

Yaklaşık 10 yıl boyunca İzmir Tabip Odası’na çeşitli organlara seçilerek hizmet verdik. Bu süreçte bir meslek örgütü olarak üyelerin özlük haklarını savunmak, toplum sağlığını iyileştirmek ve geliştirmek öncelikli görevimiz oldu.

Bir yıldır salgın derdiyle baş etmeye çalışan insanlık aşının geliştirilmesiyle umutlansa da, aşının üretimi ve dağıtımıyla ilgili sorunlar aşıyla ilgili önemli güncel sorunlar olarak kendisini gösterdi.

Yazının başlığı ülkemizin kurucusu, akıl ve bilim insanı Ata’mızdan ödünç alındı!

Zehir ve zehirlenmenin ortaçağda önde gelen korku nedenlerinden biri olduğuna vurguyla başlayalım söze. Yine, XIV. ve XV. Yüzyıllarda Avrupa nüfusunun en azından üçte birinden fazlasını yaşamdan koparan Kara Ölüm vebanın da zehirlenme sonucu yaşandığına inancın güçlü olduğu bir dönemden söz ediyoruz.

Basının tanınan ve okunan kalemleri Sözcü’den Uğur Dündar ve Serpil Yılmaz ile Cumhuriyet’ten Emre Kongar özel sektör aşı dışalımı yapsın, aşı eczane raflarında yer alsın ve gücü olanlar olmayanlar için askıda aşı yöntemiyle aşıya erişim sağlasın türünden bir düşünceyi paylaşınca bu yazıyı yazmak kaçınılmaz oldu!

Bizdeki bir kısım okuryazar birkaç aydır bir sevinçli, bir sevinçli! Nedeni Biden’ın Trump’ı yenmiş olması. Kendi ülkelerinin çoğu sorununa ABD’ye gösterdiklerinin pek azını gösterirler bu vatandaşlarımız. Çoğu İngilizce okur, İngilizce yazar.

Aşının adı yetti!

Bir tartışmadır sürüyor!

Almandan şaşmam, o olmazsa başkasını olmam diyen mi ararsınız!

Tıp dergisi Lancet sağlık ortamının tanışık olduğu bir yayın organıdır. Hatta bugün Türkiye’de kime bu derginin adını verseniz çoğunun derginin saygın bir yayın organı olduğunu söyleyeceğini öngörebilirsiniz.

Gerçek böyle mi?

Kimi ne kadar ilgilendirir kestiremiyorum. Ama yaşamımın azımsanmayacak zaman aralığını İzmir Tabip Odası’na ve dolayısı ile de TTB’ye ayırdığım için yazmadan yapamam!

İletişim Kolaylaşınca…

Beslenme ve Sağlık

Beslenme ve sağlık üzerine öğütler toplumun önde gelen ilgi odağıdır günümüzde. Bu konuda olur olmaz kişilerin yanı sıra yetkinliği tartışılmaz kişiler de her türlü yolla görüşlerini ve öğütlerini paylaşmaktadır.

Yılbaşından bu yana artan ivmeyle insanlığın başına dert olan korona virüs salgını başladığı yer olan Çin’de denetim altına alındı. Çok geçmişte kalmadığı için anımsanacaktır. Çin’de patlak veren salgın üzerinden Çin ve Çinliler ateş altına alındı.

Her türden sağlık kuruluşunda hekimler başta olmak üzere sağlık çalışanlarına yönelen şiddetin her türü freni boşalmış yokuş aşağı yol alan taşıt gibi! Basına ve kamuoyuna yansıyanlar toplamın oldukça azıdır.

Dünyayla birlikte meslekler de evriliyor günümüzde. Özellikle teknolojideki başdöndürücü değişimler tıp alanını da öncelikle ve derinden etkiliyor. Yaşam sürelerinin bir önceki yüzyıla göre belirgin şekilde uzaması saptamamızın sağlam dayanağıdır.

Günümüz tıp anlayışı hastaya daha az dokunan, onunla olan insani ilişkiyi en alt düzeye indiren kimliğe büründü.

Sosyal medya hemen her şeyin anında yayıldığı, haberleştiği ortam. Yalan, yanlış bilgileri yaymaya yarasa da sosyal medyanın çoğunlukla olumlu bir işlev gördüğü kuşkusuz.

Kim ne kadar fark etti? Bilmek güç. Barış Pınarı Harekâtı’nda öldürülen terör unsurları listesine eklendi Özge Aydın (kod adı Ceren Güneş). Belki henüz hekim olmamıştı ama. Tıbbiye’nin kapısından adım atmayı başarmıştı.

Dünyaya gelmiş en önemli insanlardan birisi ve önderimiz olmasıyla gurur duyduğumuz Atatürksüz 81. Yıl.

Aradan geçen bunca yıl “ağlamaya” değil “anlamaya” gereksinim duyduğumuzu hemen her an duyumsatıyor.

Bedensel yokluğuna karşılık geride bıraktığı yapıt öylesine görkemli ve değerli ki…

 

Soner Yalçın’ın son kitabı Kara Kutu şimdiden getirdiği sese bakılınca daha epeyce ses getireceğe benziyor. Kamuoyunda “etki” hekimlerde ise “tepki” yaratması kaçınılmaz bir kitap olduğunun altını çizmekte yarar var.

Yıl 1984-85. Tıp fakültesindeki son yılım. Belki de son aylarımdan biri.

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları stajındayız. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği’nde sayıları çok olmayan tek kişilik hasta odasındayız. Yatakta bir deri bir kemik deyimine uygun görünümde 12-13 yaşlarında bir erkek çocuğu!

Soner Yalçın’ın son kitabı “Kara Kutu”yu toptancılık yapmadan, hekimlere, hekimliğe, akılcı ve bilimsel düşünceye yakışır biçimde sorgulamak gerekiyor. Çoğunlukla sosyal medya sınırlarına taşmayan, biçemiyle düzeyden yoksun, kabalığı rehber edinmiş yorum ve eleştiriler olmasa da olur!

Çağımızda adından başka hiçbir şeyi bilinmeyen çiçek hastalığı bir zamanların ölümcül sayrılıklarındandı. Kökü aşılamayla kazındı. Böylelikle insanlığın sağlık alanındaki önemli başarı öykülerinden birisi ortaya çıkmış oldu.

Dünyayla birlikte Türkiye içinde bulunduğumuz çağla uyuşmayan bir sürece kapılmış gidiyor. Bir yandan aşı tartışılırken diğer yandan DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) kaynaklı bildirim1 kızamıktan ölümlerde sıçrama olduğuna dikkat çekiyor.

Jared Diamond’un kült kitabı “Tüfek, Mikrop,Çelik”i okumayan kaldıysa bile duymayan kalmamış olsa gerektir. 

İçinde bulunduğumuz çağa Antroposen diyenler var. Hemen her şeye egemen olan insana da bu yakışır diye düşünenlerin varlığı şaşırtıcı olamaz. İnsanın çağımıza damga vuruşuna gönderme de sayılabilir. Ancak, bu damganın olumsuz mu yoksa olumlu mu olduğu tartışılır.

Evrensel olarak Pi günü olarak kutlanan 14 Mart ülkemizde Tıp Bayramı olma özelliğine de sahiptir. Bu yanıyla bize özgüdür. 

Adına bakıldığında tıpla ilgisi üzerinden sınırlı anlam yüklenmesi de olağandır bu güne. Ancak, çok daha fazlasıdır 14 Mart. 

OSMANLI ÇÖKERKEN, MODERNLEŞME BAŞLARKEN

Yılbaşından bu yana artan ivmeyle insanlığın başına dert olan korona virüs salgını başladığı yer olan Çin’de denetim altına alındı. Çok geçmişte kalmadığı için anımsanacaktır. Çin’de patlak veren salgın üzerinden Çin ve Çinliler ateş altına alındı.